PİR SULTAN ABDAL


Pir Sultan Abdal’ın asıl adı Haydar’dır. Sivas ili, Yıldızeli ilçesi, Çırçır Nahiyesi Banaz Köyünde doğan Pir Sultan Abdal'ın doğum tarihi bilinmiyor.
Alevi gelenekleri ve tarikat içinde yetişen ve dört çocuk babası olan Pir Sultan Abdal, bir Bektaşi tekkesinin piriydi. Kanuni Sultan Süleyman'ın padişah olduğu dönemde, Sivas çevresinde boy gösteren Alevi-Bektaşi Safevi-Türkmen kökenli yani Şah İsmail yanlısı Caferi mezhebi olaylarına karışan Pir Sultan, Sivas Beylerbeyi Deli Hızır Paşa'nın emriyle tutuklanmış ve asılarak idam edilmiştir. Ölümünün, 1547-1551 ya da 1587-1590 arasındaki bir tarih olduğu sanılıyor.
Hayati (Şah İsmail), Kul Hüseyin ve Kul Himmet’ten etkilenen Pir Sultan Abdal'ın şiirlerini "aşk, tasavvuf ve kavga şiirleri" diye üç ana gruba da ayırabiliriz. Medrese öğrenimi görmediği için, diğer bazı halk şairlerinin tersine, Divan Edebiyatı’ndan hiç etkilenmeyen Pir Sultan Abdal, Türkçe'yi öyle güzel kullanmıştır ki; Yunus Emre ve Karacaoğlan gibi Türk şiirinin temel taşlarından biri olmuştur. Anadolu’da yaşayan bütün Aleviler Pir Sultan’ı çok sevmişler ve onun hakkında efsaneler üreterek, şiirlerini dilden dile, nesilden nesile aktarmışlardır.
Bir efsaneye göre Pir Sultan’ın müritleri arasında Hafik ilçesi, Sofular Köyünden gelen Hızır isimli bir derviş varmış. Pir Sultan, Hızır'a demiş ki:
- Gidip okuyacaksın. Paşa, hatta vezir olacaksın. Fakat beni asmağa geleceksin!
Hızır, Pir Sultan’ın iznini alarak İstanbul’a gitmiş ve şansı açılmış, Paşa ve Beylerbeyi olmuş. Pir Sultan Osmanlının zulmüne karşı ayaklandığında, Paşa olan Hızır, isyanı bastırmak görevine tayin olmuş. Pir Sultan, Hızır Paşa tarafından tutuklanıp Sivas Toprak Kalesine konmuş ve idama mahkum edilmiş. Pir Sultan asılarak idam edilince de, Hızır Paşanın adı lanetle anılmaya başlamış.

Derleme ve yorum: Zeki Çağlar

GELİN ÖZÜMÜZE SİTEM EDELİM

Gelin özümüze sitem edelim,
Hile ile huda ile hal olmaz.
Hakkın divanına nice gidelim,
Hak katında yalan söze yer olmaz.

Yine gerçeklerden açtık kapıyı,
Bir pirin önünde kıldık tapıyı.
Arı birlik ile yapar yapıyı,
Birlik ile bitmeyende bal olmaz.

Erenler gafletten kalktı uyandı,
Gerçeklerin hünerine boyandı.
Bu yolun içine girdi de kandı,
Gaziler bu yolda hiç vebal olmaz.

Ali kulu olan Hak'tan utana,
Var pazarlık eyle cevher satana.
Bu yolun içinde riya tutana,
Sürün gitsin dört kapıda yer olmaz.

Pir Sultan'ım eydür: Kalbimiz nurdur,
Müminler gözlüdür, münafık kördür.
Erenlerin yolu kadimdir birdir,
Her tepenin başında bir yol olmaz.

Pir Sultan Abdal

SEYRAN EDİP ŞU ALEMDE GEZERKEN

Seyran edip şu alemde gezerken,
Ah bana bir kanlı zalimden oldu.
Yine dilim ile düştüm belaya,
Sabır edemeyip dilimden oldu.

Dedem bahçesinin meyvesin dermiş,
Rehbere mürşide kalesin vermiş.
Arıya bal vermiş belasın vermiş,
Arı ağlar bana balımdan oldu.

Alabilsem şu Yezit'ten ahdımı,
Koç yiğit ellere vermez bahtını.
Yaz gününün boz bulanık vaktını,
Ördek ağlar bana gölümden oldu.

Hep güzeller kaşı yayını yazmış,
Kişi sevdiğinden yârinden azmış.
Kılcı var diye yol sözü kesmiş,
Yolsuz ağlar bana yolumdan oldu.

Pir Sultan'ım eydür: Bu işi n'ider?
Kişi ne ederse kendine eder.
Çağrışıp bağrışıp turnalar gider,
Turna ağlar bana telimden oldu.

Pir Sultan Abdal

CEM-İ ÇİÇEKLERİN HASI

Cem-i çiçeklerin hası,
Ağ gül ile kırmızı gül.
Deli gönül eğlencesi,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.

Talip olmak pirindendir,
İrenk almak gülündendir.
Muhammed'in terindendir,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.

Pir Sultan'ım ey gaziler,
Alnımızda al yazılar.
Talip de Pir'in arzular,
Ağ gül ile kırmızı gül.

Demi demi şirin demi,
Gelir geçer dünya gamı.

Pir Sultan Abdal

ON İKİ İMAM'A UYANLARDANIZ

On iki İmam'a uyanlardanız,
Hakka doğru gider bu yollarımız.
Biz Âl-ü evlâdı sevenlerdeniz,
Hergün tesbih eder bu dillerimiz.

Biatımız aldık biz de uludan,
Mürvet kimden kaldı Hazret Ali'den.
Bizim îkrarımız Kalû beli'den,
Eldedir etekte bu ellerimiz.

Mümin idim münafıktan uşandım,
Miyan beste tarikata döşendim.
Kemer bestelerden kuşak kuşandım,
Pir elinden bağlıdır bellerimiz.

Biz müminiz kalbimizde kara yok,
Bizde yoğa var demezler, vara yok.
Şimden geri ayrılmaya çare yok,
Har elinde açılır güllerimiz.

On iki İmam'ın bizdedir nuru,
Şâh-ı Velayet'in bizdedir sırrı.
Açıktır aynımız, gönlümüz duru,
Sedefli mercanlı gönüllerimiz.

Düzel Pir Sultanım katara düzel,
Biz de ikrar verdik kadim ü ezel.
Bir sevdaya düştük, sevdası güzel,
Vardır türlü türlü hayallerimiz.

Pir Sultan Abdal

HÛ ERENLER BİR MÜŞKÜLÜM VAR BENİM

Hû erenler bir müşkülüm var benim,
Server Muhammed'in nuru nerdedir?
Aşka düştüm gece gündüz yanarım,
Muhammed Ali’nin nuru nerdedir?

Serim verdim erenlerin yoluna,
Gönül arzu çeker cennet bağına.
Ol Muhammed Mustafa'nın nuruna,
Uğrayan mürurun yolu nerdedir?

Yedisi sırdadır, ayandır beşi,
Allah'a malumdur her kulun işi.
Üç yüz altmış altı deryanın başı,
Akan ırmakların gölü nerdedir?

Yalancı dünyanın varın getiren,
Zemheride gonca gülün bitiren,
Güvercin donuna girmiş oturan,
Hünkar Hacı Bektaş Veli nerdedir?

Pir Sultan'ım eydür: Üçler, Yediler,
Yolun kılıncını yolda kodular.
Dil verip de şöyle kılınç dediler,
On iki İmam'ın yolu nerdedir?

Pir Sultan Abdal

HAZRET-İ ALİ'NİN DEVRİ YÜRÜYE

Hazret-i Ali'nin devri yürüye,
Ali kim olduğu bilinmelidir.
Alay alay gelen gaziler ile,
İmamlar'ın öcü alınmalıdır.

Kendini teslim et bu Serçeşme'ye,
Er odur ki yarın senden şaşmaya.
Bin gaziye bir münafık düşmeye,
Din aşkına kılıç çalınmalıdır.

Yeryüzünde kızıl taçlar bürüye,
Münafık olanın bağrı eriye.
Sahib-i zamanın emri yürüye,
Mehdi kim olduğu bilinmelidir.

Çağırırlar filan oğlu filana,
Ne itibar yezit kavli yalana.
Kılıcı Arş'tadır doğru gelene.
Ya ser verip ya ser alınmalıdır.

Pir Sultan'ım eydür: Ey Dede Dehman,
Kendini çevret de ondan gel heman.
İstanbul şehrinde ol Sahib-i zaman,
Tac-ü Devlet ile sallanmalıdır.

Pir Sultan Abdal

DERİLMEMİŞ HAK CEMİNE VARINCA

Derilmemiş Hak cemine varınca,
Görün bakın cem cümleden uludur.
Kov ile gıybeti ele alanlar,
Bencileyin günahkardır, delidir.

Ceme varmak murat almak nihayet,
On iki erkanda okunur ayet.
Vücudun şehrini pak eyle gayet,
Gerçek mumin bu dergâhta velidir.

Erenler yolunu gözle gel otur,
Durma Muhammed'e salavat getir.
Hemen gayret eyle bir gevher götür,
Yardımcımız Şah-ı Merdan Ali'dir.

Güvenenler tevhit ederler rakip,
Ol demde sürülür cümle merakip.
İnanmazsan buyur işte menakıp,
Okuyup yazan evliya dilidir.

Sazımız çalarken, diller söylerken,
Canlar Allah deyip semah dönerken,
Oturan dedeler gülbenk dinlerken,
Gayrı kelam eden şeytan kuludur.

Mümin Müslim diz üstüne gelincek,
Tevhit duası da tamam oluncak,
Hak seven ayağa kalksın deyincek,
Bu da erenlerin güzel halidir.

Herkes sakin olsun yerli yerine,
Mümin Sırat geçer münkir yerine.
Varınca ol Pir Sultan'ın haccına,
Dili bülbül kendi irfan gülüdür.

Pir Sultan Abdal

KADİR ALLAH KULA İHSAN EDERKEN

Kadir Allah kula ihsan ederken,
İner ibadetin eder sabahtan.
Eğer nefse uyup yoldan çıkarsan,
Cenneten bir koku gelir sabahtan.

Cennet ortasında iki gül bitti,
Kondu da dalına bülbüller öttü.
Hakk’ın rahmetleri dünyayı tuttu,
Sicim sicim yağmur yağar sabahtan.

Kaş arasında mürekkep ezildi,
Can dediğin kuştur, tenden üzüldü.
Herkesin kaderi Levh'te yazıldı,
Kimi güler, kimi ağlar sabahtan.

Kadir Allah bilir yoksulu, bayı,
Gecelere vermiş yıldızla ayı.
Türap değil mi insanın hamuru?
İner aylar, günler doğar sabahtan.

Pir Sultan'ım, ismin aldım kaleme,
Biz de razı olduk Hak'tan gelene.
Gösteren değil mi cümle aleme?
Cümlenin muradın verir sabahtan.

Pir Sultan Abdal

GİTTİM SEYREYLEDİM FELEK İÇİNİ

Gittim seyreyledim felek içini,
Bunda aşıklara seyran kalmamış.
Elinden aldırmış gevherin hasın,
Bunda dertlilere derman kalmamış.

Evlerinin duvarları delinmiş,
Harami girmiş, kumaşı alınmış.
Aliminden gayrı alim bulunmuş,
Üstat yapısından yapı kalmamış.

Burca vermiş çiçek gibi yetmişsin,
Varmış muhabbete gönül katmışsın.
Farımış da sonra inkar etmişsin,
Pirlerin ceminde yerin kalmamış.

Kahreylemiş ense yana bakmışsın,
Şeytanların sen kalbine değmişsin.
Aşna ile müsahibin yıkmışsın,
Hakk'ın divanında yerin kalmamış.

Yârla ettiğim ahd ü aman n'oldu?
Arada söylenen nefesler kaldı.
Yola hayıf geldi, emek zay oldu,
Gidelim Pir Sultan, kimse kalmamış.

Pir Sultan Abdal

DELİ GÖNÜL BULANMIŞSIN NE ACEP

Deli gönül bulanmışsın ne acep?
Çek bu sefineyi bir göl üstüne.
Âlemi bürünmüş hubların aşkı,
Bülnbüllerin medhi hep gül üstüne.

Yetmiş bin deryada yetmiş bin perde,
Onun da kilidi bir gerçek erde.
Erenler oynuyor bir gizli sırda,
Onu da faş etmem şu il üstüme.

Müşkül halletmeye mürşit gerektir,
Kamil mürşit yerden göğe direktir.
Yüküm ağır, menzilimiz ıraktır,
Dökme yüklerini sen yol üstüne.

Yemen ikliminden bir yiğit geldi,
Ali'ye razını söyledi güldü.
Bir gecede yedi aylık yol aldı,
Ali bindird'onu Düldül üstüne.

Tarikat şeriat Mahammed Ali,
Gönül Kabe'sinden açtılar yolu.
Zahidin nesi var şunda hey deli?
Kamusu bizimdir bir al üstüne.

Kimi Naci okur, danışman hacı,
Kimi yolu bilmez urunur tacı.
Pir Sultan dede'm de kemter duacı,
Hızır ilmin okur bir dal üstüne.

Pir Sultan Abdal

BİR GÜL İLE GÜLİSTANI SEYRETTİM

Bir gül ile gülistanı seyrettim,
Seher yelleriyle esen Ali'dir.
Muhammed kılavuz Mahşer yerinde,
İslâmın sancağın çeken Ali'dir.

Dayanı gör kardaş gönül gücüne,
Azığın yok mudur ahret göçüne?
On'ki İmam gibi Cennet içine,
Ab-ı Kevser ile akan Ali'dir.

Bindiler Düldül'e Şarka gittiler,
Horasan şehrine akın ettiler.
Müminlerin feryadına yettiler,
Mervan'ı Yezit'i basan Ali'dir.

Münkirin gıdası Hak'tan kesildi,
Nesimî yüzüldü, Mansur asıldı.
Dünya yetmiş kere doldu eksildi,
Dolduran Ali'dir, dolan Ali'dir.

Hakk'ın emri ile Cebrail indi,
İndi de Ali'nin koluna kondu.
Zülfikar kuşanıp Düldül'e bindi,
Yezid'in neslini kıran Ali'dir.

Kim dokudu bin çiçekli halıyı?
Kim diriltti bin yıl yatan ölüyü?
Kırklar meclisine gelen doluyu,
Dolduran Muhammed, içen Ali'dir.

Pir Sultan Abdal'ım ağladı güldü,
Kâbe-i Şeriften bir nida geldi.
Hakk'ın emri ile dört kitap indi,
Okuyan Muhammed, yazan Ali'dir.

Pir Sultan Abdal

BENİM HAKK'A MÜNACATIM

Benim Hakk'a münacatım,
Şah'a Padişah'a değil.
Ali Hasan'a minnetim,
Şah'a Padişah'a değil.

Hak dergâhına varırım,
Hub didarını görürüm.
Bir Allah'a yalvarırım,
Şah'a padişah'a değil.

Pir sultan'ım der: Şah'ım var,
Hızır paşa'dan ahım var.
Benim bir tek Allah'ım var,
Şah'a Padişah'a değil.

Pir Sultan Abdal

YÜKSEKLERDEN ALÇAKLARA İNDİM BEN

Yükseklerden alçaklara indim ben,
Felek şu kanadım kıraldan beri.
Aklım aldı divaneye döndüm ben,
Kudret oku elim vuraldan beri.

Şu dünyaya gelen bir bir gitmede,
Hiç eksilmez derdim, her gün artmada.
Tur Dağı tutuşmuş yanıp tütmede,
Hakk'ın didarını görelden beri.

Musa söyler idi bin bir kelamı,
Kudret eli ile çaldı kalemi.
Öküze yükletti cümle âlemi,
Dünyanın temelin kuraldan beri.

Allah'ın ansa da ağlasa kişi,
Akıtsa gözünden kan ile yaşı.
Havaya çekildi Muallak Taşı,
Muhammed Mirac'a varaldan beri.

Pir Sultan'ım ah etti de gülmedi,
Aradı derdine derman bulmadı.
Hak uğruna serin verdi dönmedi,
Ferhat şu dağları delelden beri.

Pir Sultan Abdal

YÜKSEK İSEM BEN GÖNLÜMÜ İNDİRMEM

Yüksek isem ben gönlümü indirmem,
İndirsem de ben Ali'den ayrılmam.
Azrail'i ak göğsüme kondurmam,
Kondursam da ben Ali'den ayrılmam.

Kıratım, kıratım, benli kıratım,
Arş'âlâya çıktı ünüm, fırkatım.
Kesilse kefenim, yunsa meyyitim,
Yusalar da ben Ali'den ayrılmam.

Azrail'in kılıçtandır kuşağı,
Kara toprak sır örtüsü döşeği.
Sarkıtsalar saptırmadan aşağı,
İndirseler ben Ali'den ayrılmam.

Benim gönlüm bir geyicik postunda,
Giydirmenin muradında kastında.
Teneşirin tahtasının üstünde,
Yusalar da ben Ali'den ayrılmam.

Pir Sultan'ım, kuşatsalar kuşağı,
Sarkıtsalar saptırmadan aşağı,
Yedi kat da yer yüzünden aşağı,
İndirseler ben Ali'den ayrılmam.

Pir Sultan Abdal

VEFAT ETTİM ŞU DÜNYADAN

Vefat ettim şu dünyadan,
Gidiyorum dertli dertli.
İndim türaba döşendim,
Gidiyorum dertli dertli.

Aha bak gözüm yaşına,
Dahi ne gelir başıma.
İndim musalla taşına,
Gidiyorum dertli dertli.

Musalladan kaldırdılar,
Yönüm Hakk'a dönderdiler.
Sinim Hakk'a gönderdiler,
Gidiyorum dertli dertli.

Ruhum da sinimde durdu,
Zebaniler sual sordu.
Ali'm şefaatçi oldu,
Gidiyorum dertli dertli.

Arafat kapı açtırır,
Cümlemizi Hak bitirir.
Hakk'a Fatiha götürür,
Gidiyorum dertli dertli.

Pir Sultan'ım, ne olacak?
Bizler sizlere varacak.
Şu dünyada kim kalacak?
Gidiyorum dertli dertli.

Pir Sultan Abdal

UYURKEN ÜSTÜME GELDİ ERENLER

Uyurken üstüme geldi erenler,
Gafil aç gözünü uyan dediler.
Serseri kalma bu cihan içinde,
Yürü bir mürşide hey can dediler.

Uyandım gafletten açtım gözümü,
Erenler payine sürdüm yüzümü.
Hak buyurdu ben söyledim sözümü,
Bu Hakk'ın kelamı inan dediler.

Gökten indi derler idi İsa'ya,
Zebur'u Davut'a, Tevrat Musa'ya.
Üçüncü Resul'e Fürkan dediler

Kanber önü sıra bindi Düldül'e
Pirim Hacı Bektaş Kırklar'la bile
Ab-ı Zemzem ile cümlesin sile
Bir dolu sundular iç kan dediler

Dağların deminden çekilir erler
Ördeğin arzular cevlana göller
Deryalar geçilmez bulanık seller
Kalbi pak olana umman dediler

Kalbin pak olursa var Hakk'a hoş ol,
Erenler önünde döş olma, düş ol.
Dünyanın varından vazgeç derviş ol,
Dünyada dervişe sultan dediler.

Bu derd ü belayı çeken Eyyup'tur,
Erenlerin sırrı hoş acayiptir.
Her yerde sırrını açma, ayıptır,
Gizli pinhanlara boyan dediler.

Pir Sultan düşmüşüm er sevdasına,
Âşıklar düşmesin el sevdasına.
Bir nazar kılmışım kalbim pasına,
Eğer âşık isen uryan dediler.

Pir Sultan Abdal

UĞRUMA BİR ÇIĞIR DÜŞTÜ

Uğruma bir çığın düştü,
Bir ucu mahşer içinde.
Açıldı bir şar dükkânı,
Ne ararsan var içinde.

Var dükkana pazar eyle,
Hışmından kork hazer eyle.
Aya güne nazar eyle,
Ay balkıyor nur içinde.

Ay Ali'dir, gün Muhammet,
Üç yüz altmış altı sünnet.
Balıklar da suya hasret,
Çarh dönerler göl içinde.

Ay Ali'dir, gün Muhammet,
Kılasın farz ile sünnet.
Yedi tamu, sekiz cennet,
Bülbül oynar gül içinde.

Göl içinde çarhı döner,
Susuzluktan bağrı yanar.
Müminler secdeye iner,
Seyir var seyir içinde.

Kudretten derildi arı,
Arılar çeker dizarı.
Dinle şimdi sen o zarı,
Arı oynar bal içinde.

Pir Sultan'ım, ey gaziler,
Yazıldı kara yazılar.
Talip mürşidin arzular,
Gönül oynar dil içinde.

Pir Sultan Abdal

TALİBİN ÖZÜNÜ HALLEYLE PİŞİR

Talibin özünü halleyle pişir,
Bu meydana çiğden lokma gelir mi?
Üstat nazarında tuzlanmayınca,
O lokmada lezzet karar olur mu?

Rum ili halk olmaz basılmayınca,
Hariç damarları kesilmeyince.
Gerçek senlik benlik seçilmeyince,
Hak kapısı açık ayan ayan olur mu?

Kardaş benim hatırcığım yıkıldı,
Münafık şerrinden belim büküldü.
Urum'a doğru bir ordu çekildi,
Yola giden ere menzil olur mu?

İkilik dediğin de birletilmez,
Bilirim yoluma gönül katılmaz.
Kara taştan cevher alıp satılmaz,
Kamil olan kardaş n'eyler olur mu?

Pir Sultan'ım eydür: Dostla görüştük,
Mürşit nazarında ikrar veriştik.
Bir karındaş düşse hemen yetiştik,
Düşen kardaş kalkar, kalkmaz olur mu?

Pir Sultan Abdal

ŞECAATİN VARSA KALBİNDE SAKLA

Şecaatin varsa kalbinde sakla,
Nasihatim dinle, sakın gururdan,
Bir işin önünden sonunu yokla,
Nasihatim dinle, sakın gururdan.

Hünerin var ise kendini devşir,
Söyleyecek sözü kalbinde pişir.
Ululuk büyüklük Hakk'a yaraşır,
Nasihatim dinle, sakın gururdan.

Hatırın yıkarlar hatır yıkınca,
Gözyaşı yeğlenmez taşıp akınca.
El elden üstündür arşa erince,
Nasihatim dinle, sakın gururdan.

Oku asılanın yayı yasılır,
Gaziler kılıcı Arş'a asılır.
Gurur ile kahramanlar basılır,
Nasihatim dinle, sakın gururdan.

Pir Sultan'ım, ulular izin izle,
Kemliği terkeyle, iyliği gözle.
Hasmın karıncaysa merdane gözle,
Nasihatim dinle, sakın gururdan.

Pir Sultan Abdal

ŞAHIN İLLERİNDEN GELEN TURNALAR

Şahın illerinden gelen turnalar,
Çağrışıp karışıp konar şah deyü.
Talip olan mürşidini arzular,
Destine el salıp sunar Şah deyü.

İki kuş bir yavru besler yuvada,
Ona mürşit gerek yuya arıda.
İki yüce şahin döner havada,
İmam evlerine konar Şah deyü.

Aramıza düştü ayrılık tozu,
Buymuş başımıza yazılan yazı.
Bağrımızı deldi turna avazı,
Sivas göllerine iner Şah deyü.

Hak'tan nida geldi garip bülbüle,
Bülbül aşık oldu bahçede güle.
Ali niyet etti bindi Düldül'e,
Sultan evlerine gider Şah deyü.

Pir Sultan'ım eydür: Gözümün yaşı,
Delik deşik oldu bağrımın başı.
Kalktı havalandı gönlümün kuşu,
Şah'ın dergâhına konar Şah deyü.


Pir Sultan Abdal

SULTAN ALİ'M BİR İŞ GELDİ BAŞIMA

Sultan Ali'm bir iş geldi başıma,
Yana yana ağlanacak iş oldu.
Malûm olsun yârenime, eşime,
Ferman geldi serim yere düş oldu.

Yetiş imdadıma Celli Celal'im,
Hünkar Hacı Bektaş Şah Sultan Balım.
Efendime malum benim de halim,
Benim derdim cümle derde baş oldu.

Derviş olan şükür edip oturdu,
Herkes kendi kısmetini götürdü.
Namaredin lokmasın cömert yetirdi,
Münkirin torbası şükür boş oldu.

Pir Sultan kaildir Hak'tan gelene,
Şükür olsun damenimi salana.
Akrancığın kendisinden bulana,
Derdim deva buldu, gönlüm hoş oldu.

Pir Sultan Abdal

SULTAN NEVRUZ GÜNÜ CEMDİR ERENLER

Sultan Nevruz günü cemdir erenler,
Gönüller şad oldu ehli imanın.
Cemal yâri görüp doğru bilenler,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Cümle eşya bugün destur aldılar,
Aşk ile didara karşı yandılar,
Erenler ceminde bade sundular,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Erenler dergâhı ruşen bu günde,
Doldurmuş badeyi sunar elinde,
Susuz olan kanar kendi gönlünde,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Sultan Nevruz günü canlar uyanır,
Hal ehli olanlar nura boyanır.
Muhip olan bugün ceme dolanır,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Pir himmet eyledi bugün kuluna,
Cümle muhip bugün cemde buluna.
Cümle eşya konar kudret balına,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Aşık olan canlar bugün gelirler,
Sultan Nevruz günü birlik olurlar.
Hallak-ı cihandan ziya alırlar,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Pir Sultan’ın eydür: Erenler cemde,
Akar çeşnim yaşı her dem bu demde.
Muhabbet ateşi yanar sinemde,
Himmeti erince Nevruz Sultan’ın.

Pir Sultan Abdal

SOFU MEZHEBİMİ NEDEN SORARSIN

Sofu mezhebimi neden sorarsın?
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.
Gözlüye gizli olmaz ne ararsın?
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

Eğnimize biz kırmızı giyeriz,
Halimizce biz de mana duyarız.
İmam Cafer mezhebine uyarız,
Biz muhammed Ali diyenlerdeniz.

Her kulun çırağın yaksa Hak yakar,
Mumin olanları katara ceker.
Aslımız On iki İmama çıkar,
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

Muhammed Ali'dir Kırklar'ın başı,
Anı sevmeyenin nic'olur işi.
Yezit'e lanetle atalım taşı,
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

Biz tüccar değiliz, alıp satmayız,
Erenler malına hile katmayız.
Gönlümüz geniştir, biz kin tutmayız,
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

İlkbaharda açılmıştır gülümüz,
Hakk'ın dergâhına gider yolumuz.
On iki İmamı okur dilimiz,
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

Pir sultan'ım söyler ganidir gani,
Evveli Muhammed, ahırı Ali.
Anlardan ögrendik erkanı, yolu,
Biz Muhammed Ali diyenlerdeniz.

Pir Sultan Abdal

PİRİM BANA İSMİNİ BAĞIŞLADI

Pirim bana ismini bağışladı,
Deftere yazıldım bir dün içinde.
On iki kapılı şehre uğradım,
Yedi derya geçtim bir gün içinde.

Bir saatte yedi iklim dolandım,
Saat geçti, karar kıldım uyandım.
Hikmeti görünce yine bulandım,
Biraz çalkalandım cihan içinde.

O ruh girdi bana Haydar dost dedi,
Yaradandan nasibini istedi.
Sabahın seheri gel gel eyledi,
Ay olup oturdum bir can içinde.

Alnıma yazıldı ak ile kara,
El defterin ko, sen defterin ara.
Kudret ıssı hikmetini göstere,
Bugün mihman düştük bir can içinde.

Pir Sultan'ım eydür: Menzil ıraktır,
Gülüp oynamanın sonu fıraktır.
Şimdi geldik amma gitset gerektir,
Şimdi geziniriz canan içinde.

Pir Sultan Abdal

OL BENİM ŞAHIMI

Ol benim şahımı,
Görmeye kim gelir?
Zevk ile sefasın,
Sürmeye kim gelir?

Asası elinde,
Kemeri belinde.
Pirimin yolunda,
Ölmeye kim gelir?

Şehidin kanını,
Yumazlar tenini.
Hak için canını,
Vermeye kim gelir?

İncidir dişleri,
Kalemdir kaşları.
Can için başları,
Vermeye kim gelir?

Şahımın özünü,
Severim sözünü.
Gün gibi yüzünü,
Görmeye kim gelir?

Pir Sultan illeri,
Uzaktır yolları.
Bahçede gülleri,
Dermeye kim gelir?

Pir Sultan Abdal

NE ZALİMDİR NE GADDARDIR NE BEDKAR

Ne zalimdir, ne gaddardır, ne bedkâr,
Ta ezelden zalim buldum düşmanı.
Çok cevir eyleme olursun pişman,
Zahmet-i zâr ile kalasın zâlim.

Kasteyledin zalim girdin kanıma,
Yağm'eyledin malım bundan sana ne?
Seni şekv'ederim Bâri Subhan'a,
Zahmet-i zâr ile kalasın zâlim.

Her ne kadar zahmet edersen bana,
İntizar ederim her daim sana.
Ayrılmam yurdumdan gitmem yabana,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.

Hak bize vermiştir nur-ı kudreti,
Bir vakit zalime etmem minneti.
Bizler için açık koydu cenneti,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.

Pir Sultan’ım derdin kendine söyler,
Arif olan bundan bir hisse eyler.
Gönül dalga vurur, ummanı boylar,
Zahmet-i zâr ile ölesin zâlim.

Pir Sultan Abdal

MUSAHİPTEN ÖZÜN SEÇEN MUSAHİP

Musahipten özün seçen musahip,
On'ki İmam dergâhına varamaz.
Musahip sırrını açan musahip,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip musahibin sırrın açar,
Evliyalar anın hışmından kaçar.
Dünyadan ahrete imansız göçer,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip var musahibinin varisi,
İkiside bir elmanın yarısı.
Özü çürük kallaş olsa birisi,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip musahibe bulsa bahane,
Anı da sürerler bir ulu hana.
Ahırı cehennem oduna yana,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Musahip muhasibe etse bir güman,
Anda ne din kalır, ne de bir iman.
Şefaatçi olmaz On İki İmam,
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Pir Sultan’ım bed huylardan bezili,
Yerden gökten umutçuğu üzülü.
Musahip musahiple gezse küsülü
On'ki İmam dergâhına varamaz.

Pir Sultan Abdal

MUHAMMED MEHDİ'NİN HAK SANCAĞINI

Muhammed Mehdi'in Hak sancağını,
Çekelim bakalım nic'olsa olsun.
Teber çekip münkirlerin kanını,
Dökelim bakalım nic'olsa olsun.

Mahluk deccal oldu, insan haşarı,
Asla bilen yoktur hayırı, şerri.
Taber çekip şu mağ'radan dışarı,
Çıkalım bakalım nic'olsa olsun.

Müminleri bir katara düzelim,
Güruh güruh şu alemi gezelim.
Münkirlerin sarayını bozalım,
Yıkalım bakalım nic'olsa olsun.

Pir Sultan'a Hûda yardım etmez mi?
Müminler bağında bülbül ötmez mi?
Bunca yattığımız gayrı yetmez mi?
Kalkalım bakalım nic'olsa olsun.

Pir Sultan Abdal

MUHAMMET ALİ'NİN ELİ DEĞİL Mİ

Muhammed Ali'nin eli değil mi?
Hak bilip tuttuğum el bana yeter.
Bu yolun sahibi Ali değil mi?
Ali'nin kurduğu yol bana yeter.

Hep kardaşlar muratların alırsa,
Her biri cihanın kutbu olursa,
Mürşidin elinden her ne gelirse,
Sunduğu zerh ise bal bana yeter.

İki yüzlü, iki dilli olanlar,
İki pirli, iki yollu olanlar,
Anlar dahi kelptir lanet alanlar,
Pire doğru gelen kul bana yeter.

Mürşid-i kamilden terbiye alan,
Üstadın hasılı gönülde olan,
İcazet verilip ezeli gelen,
Beyden gelen beydir bil bana yeter.

Kamile varmadan kamil olunmaz,
Her mürşit olanda kemal bulunmaz.
Nefsin bilmeyince Halık bilinmez,
Okuduğun cim'se dal bana yeter.

Yeter bana ol pirimin kemali,
Celali içinde vardır cemali.
N'eylerim âlemi, n'eylerim malı?
Mürşidimden olan hal bana yeter.

Pir Sultan damenin tuttunsa erin,
Hakk'ın rızsıdır rızası pirin.
Mürşidin gönlünde var ise yerin,
Beytullah değil mi, ol bana yeter.

Pir Sultan Abdal

MEDET SENDEN MEDET EY MÜRVET KANI

Medet senden medet ey mürvet kanı,
Ya Muhammed sana imdada geldim.
Karlı dağlar gibi yığdım günahı,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Muhammed'dir gönlümüzün aynası,
Salavat verenin nur olsun sesi.
On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Muhammed din için çekmiş emekler,
Salavat ver, kabul olur dilekler.
Cennetin kapısın açar melekler,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Kabe'nin yapısı bina yapısı,
Îman etse asilerin hepisi.
Beş vakit okunur Âyet-el kürsi,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Melamet hırkasın giydim eğnime,
Hakk'ın birliğini koydum kalbime.
Aşkın kitabını aldım elime,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Pir Sultan'ım, adayanlar buldular,
Varıp bir gerçekten elin aldılar.
Bunca peygamberler sana geldiler,
Ya Muhammed sana imdada geldim.

Pir Sultan Abdal

KUR'AN YAZILIRKEN ARŞ-I RAHMAN'DA

Kur'an yazılırken arş-ı Rahman'da,
Kudret katibinin elinde idim.
Güller açılırken kevn ü mekânda,
Bülbül idim gonca gülünde idim.

Evvel Cebrail'in ilk kelamında,
Kırklar meclisinde, aşk meydanında,
Muhammed Ali'nin sır kelamında,
Nihan söyleşirken dilinde idim.

Kırklar arş üstünde kurdular cemi,
Muhabbet halk olup sürdüler demi.
Balçıktan yarattı Allah Ademi,
Ben ol vakit anın belinde idim.

Yunus'un deryaya daldığı zaman,
Kırk gündüz, kırk gece kaldığı zaman,
Ali zülfikar'ı çaldığı zaman,
Hayber kalesinde kolunda idim.

Pir Sultan'ım, içtim aşkın dolusun,
Makadir bilmeze vermem yarısın.
Bir kuşa seksen bin şehrin darısın,
Tayın verilirken yanında idim.

Pir Sultan Abdal

KOCA BAŞLI KOCA KADI

Koca başlı koca kadı,
Sende hiç din iman var mı?
Haramı, helali yedi,
Sende hiç din iman var mı?

Fetva verir yalan yulan,
Domuz gibi dağı dolan.
Sırtına vururum palan,
Senin gibi hayvan var mı?

İman eder, amel etmez,
Hakk'ın buyruğuna gitmez.
Kadılar yaş yere yatmaz,
Hiç böyle bir şeytan var mı?

Pir Sultan'ım, zatlarımız,
Gerçektir şöhretlerimiz.
Haram yemez itlerimiz,
Bu sözümde yalan var mı?

Pir Sultan Abdal

KIRKLAR MEYDANINDA ERKAN İSTEYEN

Kırklar meydanında erkan isteyen,
Arıtsın kalbini çöksün otursun.
Erenler önünde lokmayı sunan,
Hicap perdesini döksün otursun.

Ona lokma sunanlar narkı var,
Talibinden talibe yolun farkı var.
Yol içinde türlü türlü görgü var,
Herkes görgüsünü görsün otursun.

Evvel gerek olmuş mürebbi minnet,
Mürebbi farz olmuş, musahip sünnet.
Farzı farz eylemiş sünneti sünnet,
Her kardaş akranın bulsun otursun.

İkrar verdik, geldik girdik araya,
Hatır yıkıp göç eyleme saraya.
Alır üstad verir seni küreye,
Çeliğin darbına dursun otursun.

Pir Sultan'ım eydür: Kandilde nura,
Er gerektir, erenler yolun süre.
Mümin Müslim derildiler bir yere,
Muhabbet gölüne dalsın otursun.

Pir Sultan Abdal

KERBELA ÇÖLÜ'NDEN BİR KOYUN GELDİ

Kerbela Çölü'nden bir koyun geldi,
Kuzum diye meleyüben ağladı.
Koyunnun sadası bağrımı deldi,
Yürekteki yaralarım dağladı.

Koyun yere koydu nazlı dizlerin,
Dinleyeyim şeker gibi sözlerin,
Kıbleye döndürmüş kara gözlerin,
Koyun sesi yüreğim dağladı.

Muhammed koyunun aslını sordu,
Koyun dara geçip hoş zarı kıldı.
Kuzu kurban olmaz, ya niçin oldu?
Fatm'Ananın gözyaşları çağladı.

Koyun eydür benim kuzum aldılar,
Beni hasret ateşine saldılar.
Cebrail Mikail bile geldiler,
Selman İmam'ların belin bağladı.

Muhammed koyunun aslın aradı,
Kuzum dedi koyun ayak diredi.
Naci derler bir güruhtur türedi,
Zülfikar kınından çıktı zağladı.

Koyun eydür kuzum hasların hası,
Nuh felekten öte gelirdi sesi.
Yarın mahşer günü kılam davası,
Deyince Muhammed Ali ağladı.

Pir Sultan'ım, firkat bağrımı deldi,
Ali, Fatma, Düldül, Zülfikar geldi.
Kuzu kurban olmaz, ya niçin oldu?
Kırklar da Hü deyip özün birledi.

Pir Sultan Abdal

İNDİRDİLER KİSVETİNİ BAŞINDAN

İndirdiler kisvetini başından,
Soyuyorlar Şahı Merdan Ali'yi.
Çıkardılar teneşirin üstüne,
Yuyuyorlar Şahı Merdan Ali'yi.

Fatma Ana ağlar şol yaşın yaşın,
Dinleyin düldülün şu kişneyişin.
Hasan'la Hüseyin kıblaya karşın,
Yolladılar Şahı Merdan Ali'yi.

Mürekkebi zemzem ile ezdiler,
Üstbaşına mim duasın yazdılar.
Kuburunda akdeveye yazdılar,
Yolladılar Şahı Merdan Ali'yi.

Kasdettiler imamların soyuna,
Ağu kondu imam Hasan payına.
Kefenini ab-ı zemzem suyuna,
Bandırdılar Şahı Merdan Ali'yi.

Pir Sultan Abdal'ım, bu havayınan,
Arşa direk dikti bu duayınan.
Kamber'in yettiği ak deveyinen,
Gönderdiler Şahı Merdan Ali'yi.

Pir Sultan Abdal

KANBER KAFADAN GÜDERDİ DEVESİN

Kanber kafadan güderdi devesin,
Bindirdiler Şahı Merdan Ali'yi.
Dünyadan ahrete gitti kısmeti,
Yolladılar Şahı Merdan Ali'yi.

Kanber akıttı gözlerinin yaşın,
İşittiler Düldül'ün kişneyişin.
Kıbleye karşı Şah Hesyn'in başın,
Döndürdüler Şahı Merdan Ali'yi.

Ağu kattılar Hasan'ın payına,
Yezit kasdeyledi İmam soyuna.
Kefenini Ab-ı Zemzem suyuna,
Bandırdılar Şahı Merdan Ali'yi.

Ölüsün korkusu gelir erlere,
Gönüllerden rahmet yağar yerlere.
Hurma ağacından tabut dülgere,
Yondurdular Şahı Merdan Ali'yi.

Pir Sultan'ım, Adem gelir Havva ilen,
Gökten rahmetler yağar dua ilen.
Necef deryasına beyaz deve ilen,
Yolladılar Şahı Merdan Ali'yi.

Pir Sultan Abdal

İKİ NOKTA ÜÇ HURUFUN SAHİBİ

İki nokta üç hurufun sahibi,
Ali'dir ki Şah-ı Merdan Ali'dir.
Küfrü iman edip terkeden habı,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Yer yoğuken, gök yoğuken var olan,
Ars yüzünde kandildeki nur olan,
Gahi merkez olup gahi yer olan,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Al kırmızı giyip küffarı kıran,
Tutup ejderhanın etrafın dolan,
Kavaslık eyleyip muhiti bulan,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir

Yolda muhammed'in hatemin alan,
Peygamber vasisi musahip yaran,
Teri katre ile zirame eren,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir,

İbrahim’e Davut Musa’ya asa,
Beyli handan olup ejderha ise,
Keşişi dirildip giren atese,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir

Car mel’unun gördügünü seyreden,
Magripten top atıp maşrıktan tutan,
On sekiz bin alemleri var eden,
Ali’dir ki Şah-ı Merdan Ali’dir.

Pir Sultan'ın derdine derman kılan,
Cümleyi mestedip sevdaya salan,
Küfe'de kafirin şarını alan,
Ali'dir ki Şah-ı Merdan Ali'dir.

Pir Sultan Abdal

HORASAN'DAN KALKTI SÖKÜN EYLEDİ

Horasan'dan kalktı sökün eyledi,
Elestü deminin yeli geliyor.
Urum abdalları akın eyledi,
Boşandı Kevser'in suyu geliyor.

Geldi Cebrail’e buyurdu name,
Yazdılar yayıldı Urum’a, Şam’a.
Yanınca pir geldi Bektaş Urum’a,
Şu kavn-i mekana dolu geliyor.

Urum abdalları indirdi başın,
Yürütü Urum’un kayasın taşın,
Dediler Ali’dir bildiler neslin,
Tanrının aslanı Ali geliyor.

Urum erenlerin arttı firakı,
Dikildi arş-ı alanın direği.
Yayıldı sofrası, yandı çerağı,
Hakk’ın da bir kudret eli geliyor.

Buna şahit yerin göğün meleği,
Kabul oldu müminlerin dileği.
Kadıncık Ana’nın duydu kulağı,
Pîrim Hacı Bektaş Veli geliyor.

Pîrim Sultan’ım hile katmaz aşına,
Yol ehlini karıştırmaz işine.
Cihanı cem eyledi hep başına,
Tanrının aslanı Ali geliyor.

Pir Sultan Abdal

HOCAM BANA İLİMLERİ SORARSA

Hocam bana ilimleri sorarsa,
Hak Muhammed Ali derdim okurum.
Kur’an’ın kilidi İhlâs-ı şerif,
Hasan u Hüseyn’i sevdim okurum.

Pirim Hacı Bektaş Zeyn-el’Abâ’ya,
Gündüzün güneşin gecedir aya.
Bunda bir gün doğar yoksula baya,
Anın divanına durdum okurum.

Ali’dir virt olan cümle erlere,
Muhammet Bâkır’dan İmam Cafer’e.
Hazret-i Hızır gibi gerçek ere,
Anın divanında durdum okurum.

Gönül bir deryâdır dolar eksilmez,
Değme bir gönüle güher konulmaz.
Bu bir gizli sırdır kimseler bilmez,
Musâ-yı Kâzım’ı sevdim okurum.

İmam-ı Rıza’dan müşkülüm kandı,
Muhammet Takî’den Nakî’ye vardı.
Hocam bana ilim dedi uyardı,
Sabahın seyrinde virdim okurum.

Hasan-ül-Askerî Mehdî çıkınca,
İsâ Peygamber’i vezir dikince,
Doksan bin er Horasan’dan kopunca,
On İki İmam’a yardım okurum.

Pir Sultan’ım, Hak Muhammet Ali’den,
Tâ ikrârım vardır Kalû Beli’den.
Şefaat umarım güzel Veli’den,
Muhammet Ali’yi sevdim okurum.

Pir Sultan Abdal

HİÇ BİLMEDİM SABAHTA SARI NEDEN

Hiç bilmedim sabahta sarı neden,
Gelip şu iklime girip anneden.
Şu kalbimin masum olduğu neden,
Bilemedim eksik halim kusurum.

Bahçede açılmış gülleri derem,
Çok badeler içtim gönül coşuram,
Değilim kazancı çiğler pişirem,
Bilemedim eksik halim kusurum.

Defterine kalem salıp gelenler,
Pirine arz edip yolun sürenler,
Pişmiş her kaplardan kısmet alanlar,
Bilemedim eksik halim kusurum.

Pir Sultan'ım, niyet eden gitmeye,
Kim can u gönülden hizmet etmeye,
Hak erenlerine gönül katmaya,
Bilemedim eksik halim kusurum.

Pir Sultan Abdal

HAYALİ GÖNLÜMDE YADİGAR KALAN


Hayali gönlümde yadigâr kalan,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.
Darı geç üstünde namazın kılan,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Ali'dir cümle dillerde söylenen,
Kispetini krallardan bürünen,
Cebrail'e nur içinde görünen,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Aslan olup yol üstünde oturan,
Selman'a destinde nergis getiren,
Kendi cenazesin kendi götüren,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Yer gök arasına nizamlar kuran,
Ak kağıt üstüne yazılar yazan,
Engür şerbetini Kırklar'a ezen,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Terkisine Muaviye bindiren,
Hamza Pehlivan'a deve gönderen,
Yezit'in gözüne perde indiren,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Pir Sultan'ım der ki: Ummana dalan,
Yezit'in kalbini gümana salan,
Bin saatlik yolu kuşlukta alan,
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali.

Pir Sultan Abdal

HAK'TAN İNAYET OLURSA

Hak'tan inayet olursa,
Şah Urum'a gele bir gün.
Gazada bu Zülfikar'ı,
Kâfirlere çala bir gün.

Hep devşire gele iller,
Şah'a köle ola kullar,
Rum'da ağlayan sefiller,
Şad ola da güle bir gün.

Çeke sancağı götüre,
Şah İstanbul'da otura,
Firenk'ten yesir getire,
Horasan'a sala bir gün.

Devşire beyi, paşayı,
Zapteyleye dört köşeyi.
Husrev ede temaşayı,
Ali divan kura bir gün.

Gülü Şah'ın doğdu deyi,
Bol ırahmet yağdı deyi,
Kutlu günler doğdu deyi,
Şu alem şad ola bir gün.

Mehdi Dede'm gelse gerek,
Ali divan kursa gerek,
Haksızları kırsa gerek,
İntikamın ala bir gün.

Pir Sultan’ın işi ahtır,
İntizarım güzel Şah'tır.
Mülk iyesi padişahtır,
Mülke sahip ola bir gün.

Pir Sultan Abdal

HAK NASİP EYLESE DERGAHA VARSAM

Hak nasip eylese dergâha varsam,
Bir dem divanına dursam ya Ali.
Eğilsem eşiğ'ne, niyaz eylesem,
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali.

Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman,
Zerrece kalmazdı gönlümde güman.
Ali’m Düldül'üne bindiği zaman,
Önünde Kamber’in olsam ya Ali.

Kamber gibi hizmetine yeldirsen,
Bir dem ağlatırsan, bir dem güldürsen,
Çekip Zülfikar’ın beni öldürsen,
Elim eteğinde kalsam ya Ali.

Çeker miyim eteğinden elimi?
Hak katında kabul ettim ölümü.
Doğru sürsek erenlerin yolunu,
Mümin kullarını sevsem ya Ali.

Mümin olan neresinden bellidir?
Hakkı söyler nefesinden bellidir.
Erenlerin demi gonca güllüdür,
Tomurcuk güllerin dersem ya Ali.

Mümin olan mesalihin yetirse,
Yetirse de Ayn-i Ceme getirse.
Dizini dizime verip otursa,
Doyunca yüzüne baksam ya Ali.

Pir Sultan'ın selamını getirse,
Hak cemini hakikate yetirse.
Dilerim dergâha gelse otursa,
Yakından didarın görsem ya Ali.

Pir Sultan Abdal

HAK MUHAMMED ALİ GELDİ DİLİME

Hak Muhammed Ali geldi dilime,
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali,
Külli günâhımı aldım elime,
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali.

Hatîce Fâtıma mihr-i mahabbet,
Yine senden olur kuluna rahmet.
İmam Hasan İmam Hüseyin mürvvet,
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali.

İmam Zeynel Abidîn'e varalım,
İmamların dîvanına duralım.
Doksan bin erlere yüzler sürelim,
Mürvet günâhıma kalma kalma yâ Ali.

İmam Bâkır imamların serveri,
Ol İmâm Cafer'dir didemin nuru.
Dilerim çektirme ah ile zârı,
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali.

Musa-yı Kazım'la, İmam Irıza,
Umarım inâyet edesin bize.
Günahım çok benim diyeyim size,
Mürvet günâhıma kalma ya Ali.

İmam Taki İmam Naki'dir virdim,
Onlara sığındım dayandım durdum.
Hasan-ül Asker'e yüzümü sürdüm,
Mürvet günâhıma kalma ya Ali.

Pir Sultan'ım, tamam oldu sözümüz,
Muhammed Mehdi'ye var niyâzımız.
On iki imâm'a bağlı özümüz,
Mürvet günâhıma kalma yâ Ali.

Pir Sultan Abdal

GÜZEL AŞIK SANA BİR SUALİM VAR

Güzel aşık sana bir sualim var,
Muhammed Ali'nin gülü nerd'olur?
Zahirde batında bir gerçek ersin,
Tanrı'nın arslanı Ali nerd'olur?

Serim koydum erenlerin yoluna,
Gönüller arzeder Cennet bağına.
Muhabbetin ırmağına, seline,
Uğrayan meleğin yolu nerd'olur?

Yalancı dünyanın varın getiren,
Güvercin donuna girip oturan,
Zemheride gonca güller bitiren,
Hacı Bektaş Veli nerd'oturur?

Yedisi sırdadır, ayandır beşi,
Tedbirle bozulmaz takdirin işi.
Üç yüz altmış altı deryanın başı,
Akan ırmağının seli nerd'olur?

Pir Sultan'ım der ki: Üçler, Yediler,
Erenler kılıcın yola kodular.
Cevap verin müderrisler, kadılar,
Tanrı'mızın arslan kulu nerd'olur?

Pir Sultan Abdal

GÖNÜL NE DURURSUN ELDEN GELDİKÇE

Gönül ne durursun elden geldikçe?
Yine bir mürşide varmadan olmaz.
Aman mürvet deyü sen de yüzünü,
Yine bir mürşide varmadan olmaz.

Mürşidini bulur gezen arayı ,
Kırklar arasında bulur çâreyi.
Ne kadar okursan aktan karayı,
Yine bir mürşide varmadan olmaz.

Bu dünyada sen çok yaşlar yaşarsın,
Bilip dört kitabın dersin açarsın.
Her harfine bin bir mânâ verirsin,
Yine bir mürşide varmadan olmaz.

Halil Kâbe yaptı oldu ya delil,
Vardı varan, kaldı varmayan melil.
Muhammet’e rehber oldu Cebrail,
Yine bir mürşide varmadan olmaz.

Pir Sultan’ım, bu durakta dur dedi,
Hazret-i Muhammet Ali er dedi.
Bunu bilmeyenin işi zor dedi,
Yine bir mürşide varmadan olmaz.

Pir Sultan Abdal

GİTME GİDEN SANA SUAL SORAYIM

Gitme giden sana sual sorayım,
Ya ne bu dünyanın üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Dünya Sar'Öküz'ün üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu öküz neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Öküz de bir salın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu sal da neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Sal da bir balığın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu balık neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Balık da deryanın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu derya neyin üstünde durur?
Vallahi billahi ben onu gördüm,
Derya da ikrarın üstünde durur.

Gitme giden gitme bir dahi soram,
Ya bu ikrar neyin üstünde durur?
Pir Sultan'ım der ki: Ben onu gördüm,
İkrar da imanın üstünde durur.

Pir Sultan Abdal

GİDİ YEZİT BİZE KIZILBAŞ DEMİŞ

Gidi Yezit bize Kızılbaş demiş,
Meğer Şah'ı sevmiş dese yoludur.
Yetmiş iki millet sevmedi Şahı,
Biz severiz Şah-ı Merdan Ali'dir.

Kırkımız bir katara dizildik,
Hakk’a, Muhammed’e ümmet yazıldık.
Hakikate şerbet olduk ezildik,
Biz içeriz sâki peyman Ali’dir.

Gidi Yezit bizler haram yemedik,
Bâtın ettik gördüğümüz demedik.
İkrâr birdir dedik, geri dönmedik,
Yediler'iz, birincimiz Ali’dir.

Muhammed dinidir bizim dinimiz,
Tarikat altından geçer yolumuz.
Cibril-i Emindir hem rehberimiz
Biz müminiz, mürşidimiz Ali’dir.

Pir Sultan’ım, Nesimi'dir pîrimiz,
Evvel kurban verdik Şah’a serimiz.
On'ki İmam meydanında dârımız,
Biz şehidiz serdarımız Ali’dir.

Pir Sultan Abdal

GİDEN KİMDİR KİMDEN HABER ALAYIM

Giden kimdir, kimden haber alayım?
Er Hak nedir, geda nedir, kul nedir?
Eğlen hocam eğlen, haber sorayım,
Tarik nedir, erkan nedir, yol nedir?

Âşık ile maşuk bir yere gelse,
Aşkın kitabını ellere alsa,
Sual olunursa cevabın verse,
Ağız nedir, dudak nedir, dil nedir?

Gönlümde bir mânâ yazıp dururum,
Aşkın gemisini düzüp dururum.
Arab’ı, Acem’i gezip dururum,
Derya nedir, umman nedir, sel nedir?

Dört kardaşız bir gömlekte yatarız,
Gömlek birdir, bir vücuda çatarız.
Kendimizi ateşlere atarız,
Ateş nedir, duman nedir, kül nedir?

Evveli Muhammet, âhiri Ali,
Erenler kurdular erkânı yolu.
Üç yüz altmış altı servinin dalı,
Bahçesinde bülbül nedir, gül nedir?

Din Muhammed dini, taptuğum tapı,
Yıkılır mı Hakk’ın kurduğu yapı?
Kırk sekiz bahçedir on iki kapı,
Eşiği bekleyen iki kul nedir?

Pir Sultan'ım, aşkı elde aramam,
Pirimden bir haber geldi, duramam.
Menzilim ıraktır, belki varamam,
Cümle şeye vücut olan bil nedir?

Pir Sultan Abdal

GELSİN İKRARINA BELİ DİYENLER

Gelsin ikrarına beli diyenler,
İniltim derdim Muhammed Ali'dir.
İsmin anınca salavat verenler,
Meşrebim virdim Muhammed Ali'dir.

Gör ki Mansur kabul eyledi darı,
Alemde nesne bulmadı serseri.
Her kande bakarsam mürşidi piri,
Gözümle gördüm Muhammed Ali'dir.

Kimse bahane bulmadı naklime,
Hak'tan gayrı nesne gelmez aklıma.
Düşünceğiz bir gayrılık iklime,
Mekanım yurdum Muhammed Ali'dir.

Gezeyim alemde bir yâr bulayım,
Akan çeşmimin yaşını sileyim.
Arıttım, pak ettim gönlüm sarayım,
İçeri girdim Muhammed Ali'dir.

Dosttan haber geldi hep inil inil,
Onul yürekteki yaralar onul.
Pir Sultan der: Melul olma ey gönül,
Kalmışa yardım Muhammed Ali'dir.

Pir Sultan Abdal

GELDİK DARINA DUŞLADIK

Geldik darına duşladık,
İrehbere bağışlandık.
Bir aşıyla aşılandık,
Durmaz Yezit oklar bizi.

Gönül bir ulu şehirdir,
Rızasız lokma zehirdir.
Talib yiyemez küfürdür,
Hak iyesi haklar bizi.

Tarikattadır elimiz,
Hakikattadır yurdumuz.
Hakk'la olunca virdimiz,
Her kazadan saklar bizi.

Meydana meydan güzarım,
Hak olan yere nazarım.
Gaibde sırda gezerim,
Göremesin çoklar bizi.

Pir Sultan talib devirir,
Mervan'ın külün savurur.
Yedi kat barü çevirir,
Ali anda saklar bizi.

Pir Sultan Abdal

GEL GÖNÜL NAZAR KIL MERDANELERE

Gel gönül nazar kıl merdanelere,
Düşün Ehl-i Beyt'i sabret bakalım.
Sakın akıl yorma efsanelere,
Düşün Ehl-i Beyt'i sabret bakalım.

Haktan ola bu çilenin kolayı,
Mert isen kabul et her bir belayı.
Duymadın mı Şehid-i Kerbela'yı,
Düşün Ehl-i Beyt'i sabret bakalım.

Sabreyle ey gönül geçmez mi bu gam?
Herkes çilesini çekmez mi tamam?
Nasıl geçti Kerbelada serencam?
Düşün Ehl-i Beyt'i sabret bakalım.

Pir Sultan'ım, buna can mı dayanır?
Bir dostum var, gah uyur gah uyanır.
Ehl-i Beyit al kanlara boyanır,
Düşün Ehl-i Beyt'i sabret bakalım.

Pir Sultan Abdal

GEL BERİ GEL ŞU MEYDANI BİLİRSEN

Gel beri gel şu meydanı bilirsen,
Yedi kere konup göçen Ali'dir.
Şu meydandan eğer haber sorarsn,
Hak ile batını seçen Ali'dir.

Hak dostudur şu meydanı getiren,
Sofra kurup hep açları doyuran.
Peygamber'in köşkünde de oturan,
Müminlere Hû yetiren Ali'dir.

Kim uyardı seksen yıllık ölüyü?
Kim dokudu bin çiçekli halıyı?
Kırklar meydanında bir kez doluyu,
Serverle nuş edip içen Ali'dir.

Haydar Zülfikar'ı kına takınca,
Bir saatte bir menzile yetince,
Kendi kendin mancınıktan atınca,
Yine pervaz vurup uçan Ali'dir.

Pir Sultan'ım, şu meydana erince,
Şükreyleyip Resullah'a gelince,
Hak eyvallah deyip dara durunca,
Cümle günahlardan geçen Ali'dir.

Pir Sultan Abdal

GEÇEMEZSİN DELİ GÖNÜL GEÇİLMEZ

Geçemezsin deli gönül geçilmez,
Bir tuzakta tutamazsın epsem dur.
Bu erenler dolusudur içilmez,
Bağrın deşsen içemezsin epsem dur.

Gerçek ere bir münasip yar gerek,
Er odur ki ikrarında dur gerek.
Cesedinden el yuyanlar nur gerek,
Bu kavl ile duramazsın epsem dur.

Evvel ikrar verip sonra dönersin,
Sehil yokuş görüp döner kaçarsın.
Ondurayım deyip yara açarsın,
Azdırıp da saramazsın epsem dur.

İkrar alıp ikrarında durmazsan,
Varıp mürşit eteğinden tutmazsan,
Kalbini arıtıp temiz etmezsen,
Kıraç yerde bitemezsin epsem dur.

Pir Sultan'ım söyler sözün doğrusun,
Yezit bundan ne anlasın, ne duysun.
Arıt kalp evini sultan otursun
Tacın tahtın terketmezsen epsem dur.

Pir Sultan Abdal

GECE GÜNDÜZ YALVARIRIM PİRİME

Gece gündüz yalvarırım pirime,
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.
Kanım kaynar imamların yoluna
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.

İlettiler bizi Mansur darına,
Hep teberra okudular pirine.
Lanet olsun ikrarından dönene,
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.

Bülbül figan eder bağ u gülşanda,
Mansur'un kimsesi yoktur meydanda.
Bunca sefillerin boynun urganda,
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.

Kimi allar giyer, akçası yoktur,
Kimi şallar sarar, bohçası yoktur.
Vücudum evinin bohçası yoktur,
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.

Pir Sultan'ım "kulhuvallahu ahed",
Can cesetten ayrılmıyor bir saat.
Dün-ü gün zikrim Ali Muhammet,
Seher vakti On'ki İmam sen yetiş.

Pir Sultan Abdal

GECE GÜNDÜZ ARZUMANIM KERBELA

Gece gündüz arzumanım Kerbela,
Gidelim gaziler İmam aşkına.
Serden başka benim sermayem yoktur,
Verelim gaziler İmam aşkına.

Kapıyı çaldı Kırklar'ın birisi,
Birinden mest oldu kalan hepisi.
Sarı Kaya derler Şah'ın korusu,
Konalım gaziler İmam aşkına.

Böyle öter bu yerin bülbülleri,
Ma'na verir hakikatın dilleri.
Taze açmış dost bağının gülleri,
Dereleim gaziler İmam aşkına.

Talip rehberini aklına getir,
Noksan işlerini tamama yetir.
Rıza lokmasını meydana getir,
Yiyelim gaziler İmam aşkına.

Pir Sultan'ım der: Yol uludur deyi,
Cümlemiz hakikat kuludur deyi.
Muhammet çağırır Ali'dir deyi
Çağralım gaziler İmam aşkına.

Pir Sultan Abdal

EVVELİN EVVELİ MUHAMMET ALİ

Evvelin evveli Muhammed Ali,
Zâhir batın kerem Şah-ı Merdan’ın.
Tenimiz Muhammet, canımız Ali,
Cümle şad ü hurrem Şah-ı Merdan'ın

Vücudun feridir zuhura gelen,
Muhammet'tir Şah'ın kudretin bilen.
Ademe tecelli eyleyip gelen,
Adı İsm-i Azam Şah-ı Merdan'ın.

İbrahim varından geçti Halil'dir,
Ateşi gülistan eden Celil'dir.
Rehber Muhammet'tir, mürşit Ali'dir,
Al'aba ayn-ı cem Şah-ı Merdan'ın.

Âşıklar, erenler yolun izledi,
Gönül hanesine Şah'ı gizledi.
Hem Muhammet Şah Ali'yi gözledi,
Celalli mükerrem Şah-ı Medan'ın.

Pir Sultan'ım, bu vücudun sultanı,
Bir katrede sır eylemiş ummanı.
Hakikat sultanı ol kerem kanı,
Hep insana mahrem Şah-ı Merdan'ın.

Pir Sultan Abdal

EVVEL İKRAR VERİP BELİ DİYENLER

Evvel ikrar verip beli diyenler,
İkrarı üstünde kaim dursunlar.
Erenler yoluna talip olanlar,
Mihmanın sözünde daim dursunlar.

Akıl başta olur gerçek er ise,
Yorulmaya eğer hali var ise.
Günleyin evinde mihman görürse,
Hak olan lokmayı ona versinler.

Mihman üçtür görmek yerli yerince,
Gerçek talip bilir hemen görünce.
Kondurup mihmanı yerli yerince,
Yarasına göre merhem sarsınlar.

Mest olmuştur aşk şarabın içenler,
Nefsine uymuştur serden geçenler.
Sohbet edip mihmanından kaçanlar,
Erkandan cüdadır onu sürsünler.

Pir Sultan'ım der ki: Yola bendeyim,
İki seksen üç evvelin ceddiyim.
Ayn-el-yakin Hak olan mihman benim,
Beni eşya Hak mihmanda görsünler.

Pir Sultan Abdal

ERLER HİMMET EYLEN NİYAZ EYLEYİM

Erler himmet eylen, niyaz eyleyim,
Zakir oldum zikrederim Ali'yi.
Fürkan’ın okurum, medhin eylerim,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Vardım gördüm ötesi yok faniyi,
Can arzular kerem ıssı Veli'yi,
Düldül'ü, Kanber'i, Fatma Ana'yı,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Medet senden İki Cihan Serveri,
Şefaat umarım her dem yalvarı.
Hasan Hüseyin'in bunca yârları,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

İmam Zeynel yardım eyle, fakirim,
Şefaat umarım, her dem Bakır'ım.
İmam Cafer kitabını okurum,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Kazım, Musa, Rıza ol benim derdim,
Ali- el Rıza'dır dilimde virdim.
Taki, Naki Asker, gerçeğe vardım,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Yolundan azmışlar imana gelin,
Gelin bu mekândan bir haber alın.
Mehdi alçaktadır, birlikte kalın,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Yezitlere lanet edin gaziler,
Zira can iverken ceset sızılar.
Pir Sultan’ım Şah Meyit’i arzular,
Zakir oldum zikrederim Ali’yi.

Pir Sultan Abdal

ERENLERİN GÜLÜ CANLARIN CANI

Erenlerin gülü canların canı,
Ben seni defter-i Rahman'a yazdım.
Hoş safa geldiniz Şah’ın mihmanı,
Ben seni defter-i Rahman’a yazdım.

Mihmandan Ali'nin kokusu gelir,
Mihman gelse gönül şadıman olur.
Küçük küçük cümle kadrini bilir,
Ben seni defter-i Rahman’a yazdım.

Mihmanı sevmezin yanına varma,
Hasta dahi olsa hatırın sorma,
Muhabbete gelse bile oturma,
Ben seni defter-i Rahman'a yazdım.

Erenler mihmana olayım kurban,
Mihmanı görünce olurum handan.
Pir Sultan'ım, hoş tut daima mihman,
Ben seni defter-i Rahman'a yazdım.

Pir Sultan Abdal

ERENLERİN ERKANINA YOLUNA

Erenlerin erkanına yoluna,
Ta ezelden aşık oldum erenler.
Canı gönülden soruştum dolaştım,
Şükür mürşidimi buldum erenler.

Can ile gönülden gezdim aradım,
Didar ile muhabbettir muradım,
Kestim kurbanımı, gördüm didarım,
Mürüvvet kapına geldim erenler.

Vermişim canımı, korkmam ölümden,
Zahit bilmez gerçeklerin yolundan,
Yezit oğlu yezitlerin elinden,
Çok demdir didardan kaldım erenler.

Sen Hakk'ı yabanda arama sakın,
Kalbini pak eyle, Hak sana yakın,
Ademe hor bakma gözünü sakın,
Cümlesin ademde buldum erenler.

Pir Sultan’ım, arzedeyim halimi,
Sarfedeyim elimdeki varımı.
Şükür gördüm erkanını yolunu,
Ya bugün, ya yarın öldüm erenler.

Pir Sultan Abdal

ENEL HAK DEDİK DE ÇEKİLDİK DARA

"Enel Hak" dedik de çekildik dara,
Edep erkan bize doğru yol oldu.
Sorgucular geldi sual sormaya,
Yardımcımız Şah-ı Merdan Al'oldu.

Kıldan köprü kurmuş, gel de geç deyi,
Pirim bana dolu verdi iç deyi.
Arkamdan bir el vurdu uç deyi,
Üstüne uğradım tozlu yol oldu.

Bir kapı açıldı, içeri girdim,
Bir ayak üstünde bin saat durdum.
Mizan terazisin ben orda gördüm,
Eridi kemiğim, ilik hall'oldu.

Dara durdu meleklerin hepisi,
Ona secde kıldı mümin tapusu.
Karşımda açıldı cennet kapısı,
Hakk'ın emri ile bize gel oldu.

Pir Sultan'ım der ki: Şahların şahı,
Yüzüne nur doğmuş Ali'nin mahı.
Ben pirimi gördüm, dönmem bir dahi,
Durağımız ab-ı Kevser göl oldu.

Pir Sultan Abdal

EMEK ÇEKTİM BİR EV YAPTIM ERENLER

Emek çektim bir ev yaptım erenler,
Yine bu güzele bildiremedim.
Bahar geldi çiçek bitti, ot bitti,
Toprak güldü, taşı güldüremedim.

Önüne irehber almış kadıyı,
Gelir kitabın okuyu okuyu.
Bürhan ile buldum yetmiş ikiyi,
İkisin bir kaba sığdıramadım.

Yüreğimde belli belli yaralar,
Şeytan kalbin almış, gözün köreler.
Hakk'a niyaz eylemeye âr eyler,
Eğilip bir secde kıldıramadım.

Hû demine bir ikrarı güdenin,
Tu yüzüne ikrarından dönenin.
Pîr Sultan'ım, münafığın, nâdanın,
Gönül aynasını sildiremedim.

Pir Sultan Abdal

EMANET ALEMDE ADEM BİR GÜLDÜR

Emanet âlemde adem bir güldür,
Geldi dost kokusu ol güle düştü.
Adem'e âşıklar beli dediler,
Feryat ile figan bülbüle düştü.

İblis anlamadı Adem'de sırrı,
Açıldı vechinde Hakk'ın menşuru,
Geldi zuhur etti Muhammet nuru,
Yayıldı âleme gulgula düştü.

Hak deyip de âlemden tutmuşuz eli,
Sıdk ile ederiz Adem'e beli.
Pirimizdir bizim Muhammet Ali,
El ele, el Hakk'a silsile düştü.

Azrail eder mi Adem'e ikrar?
Secde et diye Hak emretti tekrar.
Boyun eğmez gider Adem'e her bar,
Kendini bilenler bu yola düştü.

Pir Sultan'ım, İblis kendini gördü,
Hak lanet eyledi, dergâhtan sürdü.
Adem aslı yüzün toprağa sürdü,
Allemal'esma'sı her dile düştü.

Pir Sultan Abdal

ELİF'TİR DOKSAN BİN KELAMIN BAŞI

Elif'tir doksan bin kelamın başı,
Var Hakk'a şükreyle be'yi n'eylersin?
Arıtırsan kalbin evini arıt,
Yüzünü yumaya suyu n'eylersin?

Yalan söyleyip de geçme sıraya,
Evliya nefesi verme araya.
Var bir amel kazan, Hakk'a yaraya,
Hakk'a yaramayan huyu n'eylersin?

Şeytan benlik ile yolundan azdı,
Âşık maşukunu aradı gezdi.
İki cihan Fahri bir engür ezdi,
Fakr ile fahr olmaz, bayı n'eylersin?

Varın görün irakipler kandedir,
Hak ehli kardaşlar yolda demdedir.
Bilin ayn el yakin Ali cemdedir,
Cemiyet olmayan köyü n'eylersin?

Pir Sultan'ım der ki: Okur yazarım,
Türap oldum, ayaklarda tozarım.
Yâr elinden içtim, sermest gezerim,
Erden içilmeyen meyi n'eylersin?

Pir Sultan Abdal

EKSİKLİĞİM ALDIR DERGAHA GELDİM

Eksikliğim aldır degâha geldim,
Bin kanım var, bir mürüvvet erenler.
Aradım hatamı, özümde buldum,
Bir kanım var, bir mürüvvet erenler.

Erenlere bağlı kapıyı açarlar,
Müşkülünü müşkülünden seçerler.
Kan edenin günahından geçerler,
Bin kanım var, bir mürüvvet erenler.

Hey erenler benim yüzüm yerdedir,
Yüzüm yerde ise özüm dârdadır.
İkrar nerde ise iman ordadır,
Bin kanım var, bir mürüvvet erenler.

Beşincide yer ile gök dolmuştur,
Altıncıda vakit tamam olmuştur.
Kerem Muhammed Aliden kalmıştır,
Bin kanım var, bir mürüvvet erenler.

Ak gül Muhammed'in alın terinden,
Kerem Muhammed'den, mürvet Ali'den.
Pir Sultan'ım, böyle aldık uludan,
Bin kanım var, bir mürüvvet erenler.

Pir Sultan Abdal

EKSİĞİM ALDIM DA MEYDANA GELDİM -2-

Eksiğim aldım da meydana geldim,
Aman mürvet günahkarım erenler.
Kabahatim andan, cürmümü bildim,
Aman mürvet günahkarım erenler.

Şeriat taşından bir taş kaldırdım,
Marifet ehlinin gülün soldurdum.
Ne yaman kanlıyım, nefis öldürdüm,
Aman mürvet günahkarım erenler.

Altıncımız yer altında türedi,
Yedincimiz yer yüzünü bürüdü.
Bize de hû demek Ali'den kaldı,
Aman mürvet günahkarım erenler.

Yoldan çıktım ise yola getirin,
Kırılmış dalların şunda bitirin.
Pişirip kotarıp bezme getirin,
Aman mürvet günahkarım erenler

Pir Sultanım der k: Sözün hatasın,
Kadir Mevlâ'm bilir bunun ötesin.
Var bir amel kazan, Hakk'a yetesin,
Aman mürvet günahkarım erenler.

Pir Sultan Abdal

EKSİĞİM ALDIM DA MEYDANA GELDİM -1-

Eksiğim aldım da meydana geldim,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.
Kabahatim andan, cürmümü bildim,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.

Erenler yerdeki yüze basmazlar,
Can olanlara derinden küsmezler.
Bir suç ile bir gardaştan geçmezler,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.

Erenler bağlı kapılar açarlar,
Müşkülü de müşkülünden seçerler.
Kan edenin günahından geçerler,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.

Ey erenler benim yüzüm yerdedir,
Yüzüm yerde ise özüm dardadır.
İkrar nerde ise iman ordadır,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.

Pir Sultan'ım şerbet içmiş, ayılmaz,
Ezelden yazılan yazı bozulmaz.
Aman Rabb'im diyenlere kıyılmaz,
Ben günahkar kulum erenler mürvet.

Pir Sultan Abdal

EĞER GÖZLÜ İSEN DİZİL KATARA

Eğer gözlü isen dizil katara,
Bu yol gözlünündür, körün değildir.
Ne yitirdin, ne ararsın burada?
Bu gül bülbülündür, hârın değildir.

Benim mürşidimin gönlü ganidir,
Mürşidin dîdârı Hak dîdârıdır,
Girebilir isen gönül evidir,
Giremezsen senin yerin değildir.

Kapıya varmadan dibe geçilmez,
Mürşit olmadan müşkül seçilmez.
Çarşıya varmadan dükkan açılmaz,
Bedesten ararsan şarın değildir.

İkilik tutanın hem yüzü kara,
Cihanda kendine bir mürşit ara.
Eğer âşık isen gel gir katara,
Âşık değil isen yerin değildir.

Bak şu erenlerden gelen doluya,
Çaylak kâr eylemez şahin avına
Pir Sultan’ım çağır gelsin pirine
Gelip yetişmezse pîrin değildir.

Pir Sultan Abdal

DÜNYADAN EL ÇEK EY DİVANE GÖNLÜM

Dünyadan el çek ey divane gönlüm,
Ulaş bir üstada er ile görüş.
Mürşidin nazarından yad edersen,
İkilikten geçip bir ile görüş.

Mürşide yüzünü sürmek dilersen,
Emrine zatına ermek dilersen,
Hakk’ın cemalini görmek dilersen,
Nur ile nur olup sır ile görüş.

Sen nefsini öldür olagör yeksan,
Erler meydanında olagör kurban.
Yedi iklim, dört köşede lamekan,
Erenlerin sırrı nur ile görüş.

Aşık-ı sadıklar ölegelmiştir,
Ağlayanlar bir gün gülegelmiştir.
El ele el Hakk’a yola gelmiştir,
Tanı kendi özün pir ile görüş.

Pir Sultan’ım kemter kuldur Şah’ına,
Hünkar Hacı Bektaş nazargahına.
Deli gönül hak ol düş dergahına,
Er olayım dersen er ile görüş.

Pir Sultan Abdal

DİNLEYİN AŞIKLAR BENİM SÖZÜMÜ

Dinleyin aşıklar benim sözümü,
Felek yaktı kül eyledi özümü.
Elimden aldırdım körpe kuzumu,
Her gün kıyamet oğlum diye diye,
Bir gün kıyamet oğlum diye diye.

Felek bana şöyle bir oyun saldı,
Dudu dilli kuzucucağımı aldı.
N'eyleyim kardaşlar elim boş kaldı,
Her gün kıyamet oğlum diye diye,
Bir gün kıyamet oğlum diye diye.

Yakarım yakarım, ateşim tütmez,
Seslerim seslerim, bülbülüm ötmez.
Oğlumun hayalı karşımdan gitmez,
Her gün kıyamet oğlum diye diye,
Bir gün kıyamet oğlum diye diye.

Pir Sultan’ım, dünya fanidir fani,
İnsana verdiler emanet canı.
Dünyadan ahrete uludur yolu,
Bundan gayrı yol yok dönesin geri.
Her gün kıyamet oğlum diye diye,
Bir gün kıyamet oğlum diye diye.

Pir Sultan Abdal

DERDİNE YANDIĞIM KINAMAYASIN

Derdine yandığım kınamayasın,
Aşık maşukunu del'eyler imiş.
Bir kömür gözlünün ateşi közü,
Yakıp bendelerin kül eyler imiş.

Gelin bakın ateşime, közüme,
Kim dayanır bunca zalim sözüne?
Gül yüzlü yâr bassa geçse yüzüme,
Basar bendelerin yol eyler imiş.

Hublar göçü uğradı da yol etti,
Kim ne bilir elif kaddim dal etti.
Aktı çeşmim yaşı çaylar sel etti,
Çevirir önünü göl eyler imiş.

Su değilim, akam akan durulam,
Nasıl binem aşk atına, yorulam?
Yusuf gibi Zelha'sına sarılan,
Satar kend'özünü kul eyler imiş.

Pir Sultan'ım, yâra kullar olurum
El katmazsan ben bu dertten ölürüm
Çektiğim çileyi senden bilirim,
Aşıka n'ederse Al'eyler imiş.

Pir Sultan Abdal

ÇOK ŞÜKÜR OLSUN HÜDA'NIN DEMİNE

Çok şükür olsun Hüda'nın demine,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.
Mehdi evsafı eyledim temine,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Hasan efendi postunda oturur,
Rum'un abdalları hizmet yetirir.
Zemheride deste gülü getirir,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Bir güneş doğdu dünyanın yüzüne,
Âşıkların nur göründü gözüne.
Cümle canlar niyaz etti özüne,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var

Hoca Ahmet Yesevi onun piridir,
Velayeti dağlar taşlar yürütür.
Hazret-i Hakk'ın bu gizli sırrıdır,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Pir Sultan’ım, biat ettik ol erden,
Muhabbet kokusu geliyor serden.
Katarından ayırma Şah-ı Merdan,
Hacı Bektaş Veli Sultan Balım var.

Pir Sultan Abdal

ÇOK KERAMET GÖRDÜM SARI KÜRKÜNDE

Çok kerâmet gördüm sarı kürkünde,
Dedelik nişanı vardır börkünde.
Altın mıdır, gümüş müdür terkinde?
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?

Tarikatten marifete geldiniz,
Hakikat emrinde vardır yurdunuz.
Beş düğeyi kasılıp da yediniz,
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?

Pir Sultan’ım, bu sözüne küsdünüz,
Hasım olsun hırkanızla postunuz.
Talipleri damızlıktan kesdiniz,
Bire dede, yağmadan mı gelirsin?

Pir Sultan Abdal

DÜN GECE SEYRİMDE BİR ERİ GÖRDÜM

Dün gece seyrimde bir eri gördüm,
Muhammet Ali'ye benzer kesimi
Yine batınımda bir ere sordum,
Dedi bilmez misin Eba Müslim'i.

Yetmiş bin batmandan teber çekerdi,
Yezit'in kalesin burcun yıkardı.
Bunca alem onun hayfın çekerdi,
Çok şükür ki bulduk Yezit hasmını.

Yetmiş üç er idik girdik bu yola,
Yalbırdak kılıçlar hep aldık ele.
Mevlâ'm Kur'an nasip olsa bir kula,
Kudretten okunur onun Yasin'i.

Hey Yezit, Muhammet Ali desene,
Kin ile kibri geri kosana.
Ağu verdin ise İmam Hasan'a,
Kırarlar başında ağu tasını.

Yayla senin, ova senin, il senin,
Sefil senin, geda senin, kul senin.
Muhammet Ali'ye giden yol senin,
Silebilsen kalp evinin pasını.

Göre idim Sultan'ımı hânımı,
Bula idim can içinde cânımı.
Mehdi alır İmamlar'ın kanını,
Ko desinler n'oldu Seyyit Nesimi.

Pir Sultan Abdal'ım der: Ey gaziler,
Böyle yazılmıştır bize yazılar.
Kerbelâ dedikçe sinem sızılar,
Şu gelen ses yoksa Düldül sesi mi?

Pir Sultan Abdal

BU DÜNYADA BENİM GÖNÜL VERDİĞİM

Bu dünyada benim gönül verdiğim,
Birisi Muhammed, birisi Ali.
Adına şahına kurban olduğum,
Birisi Muhammed, birisi Ali.

Can bülbülü ne gezersin kafeste?
Alinin sırrını söylen nefeste.
Dünya kurulmadan oturan postta,
Birisi Muhammed, birisi Ali.

Hızır Nebi içti ab-ı hayatı,
Yezit'e Zülfikar zehirden katı.
Yine sizden olur er kerameti,
Birisi Muhammed, birisi Ali.

Ab-ı hayat çeşmelerin açtıran,
Dalga vurup deryaları coşturan,
Dolu kevserleri bize içtiren,
Birisi Muhammed, birisi Ali.

Pir Sultan'ım bu nefesi haklayan,
Evliyanın gizli sırrın saklayan,
Sırat köprüsü'nün başın bekleyen,
Birisi Muhammed, birisi Ali.

Pir Sultan Abdal

BİZLERE BU DOLU ALİ'DEN GELDİ

Bizlere bu dolu Ali'den geldi,
Bir sen iç sevdiğim, bir de bana ver.
Balım Sultan Kızıl Deli'den geldi,
Bir sen iç sevdiğim, bir de bana ver.

Payım gelir imamların payından,
On'ki imam nesli Ali soyundan.
Kırkların içtiği üzüm suyundan,
Bir sen iç sevdiğim, bir de bana ver.

Beline kuşanmış nûrdan bir kemer,
Aşkın dolusunu içenler kanar.
Herkes sevdiğinden bir dolu umar,
Bir sen iç sevdiğim, bir de bana ver.

Pîr Sultan'ım, hamı, hası seçerim,
Ağ okurdum, aşk kitabın açarım.
Pir elinden ağu gelse içerim,
Bir sen iç sevdiğim, bir de bana ver.

Pir Sultan Abdal

BİZİM İÇTİĞİMİZ DOLU

Bizim içtiğimiz dolu,
Doluların dolusudur.
Ummanlara dalıp çıkan,
Erenlerin gemisidir.

Hiç ummana dalmadın mı?
Dalıp gevher bulmadın mı?
Talip yola gelmedin mi?
Yine gönül dolusudur.

Ulaşırlar bedestenler,
Al çiçekli gülistanlar.
Ala gözlü nevrestenler,
Erenlerin korusudur.

Kimdir bunu böyle diyen?
Erenlerden öğüt alan.
Yeşil alem çekip gelen,
Pirim Ali kendisidir.

Pir Sultan'ım didara bak,
Mansur ipin boynuna tak.
Nesimi oldu Hak'la Hak,
Yüzen kendi derisidir.

Pir Sultan Abdal

BİZDEN SELAM OLSUN SOFU CANLARA

Bizden selam olsun sofu canlara,
Vücudun şehrini yuyanlar gelsin.
Yedi kat göklerin, yedi kat yerin,
Kudret binasını kuranlar gelsin.

Sofu dedikleri bir kolay iştir,
Erenler gördüğü bir engin düstür.
Eti yok, kanı yok, bir uçar kuştur,
O kuşsun adını bilenler gelsın.

Pirim sorarsan Ali'dir Ali,
Altından çakılmış Düldül'ün nalı.
Kim sürdü kuyuda kırk arşın yolu?
Bu yolun erkanın bilenler gelsin.

Pir Sultan`ım eydür: Özüm didarda,
Saklayalım Hak katında nazarda.
Çıkmadık can, kazılmadık mezarda,
O canın namazın kılanlar gelsin.

Pir Sultan Abdal

BİRLİK MAKAMINDA BİR GÜZEL GÖRDÜM

Birlik makamında bir güzel gördüm,
Leblerinin şekeri var, kandi var.
Âşıkı çok imiş, aradım sordum,
Nice bencileyin derdimendi var.

Cemali geliyor hayalde, düşte,
Canım asumanda, kandilde Arş'ta.
Uzakta yakında yeminde, pişte,
Her nereye baksam Ali'm kendi var.

Gâh bahçeye girer gülden görünür,
Gâh mana söyleşir dilden görünür.
Gâh gönül evinde mihman görünür,
Âşıkına türlü türlü fendi var.

Şükür olsun bu sevdaya ulaştım,
Muhabbet bağını gezdim dolaştım.
On İki İmam'ın cemine düştüm,
Şimdi boynumuzda aşk kemendi var.

Pir Sultan'ım sever böyle dilberi,
Bu cümle Cihanın yekta gevheri.
Kahrın lutfun çeker ise gel beri,
Sevdiğimin nerde bir menendi var.

Pir Sultan Abdal

BİR SERVİ DALINDA KALDI NAZARIM

Bir servi dalında kıldım nazarım,
Cennet’de Tûba’yı görmezden evvel,
Kaşların mihrâbın tavâf eyledim,
Kâbe-i ulyâyı görmezden evvel.

Aşkı olmayanı insân sanırdım,
Gördüğüm boncuğu mercân sanırdım,
Bu aşkı bilmezdim, âsân sanırdım,
Başımda sevdâyı görmezden evvel.

Hüda halkeyledi can il teni,
Ya nice beslemez gidince beni.
Ta ezelden verdi kısmetim Gani,
Bu fani dünyayı görmezden evvel.

Cümlenin kısmetin Gani vermiştir,
Muhammet bir ikrar üzre durmuştur.
Bu fani dünyada neler görmüştür,
Adem'i, Havva'yı görmezden evvel.

Pir Sultan'ım diler vasl-ı cananı,
Hayaldir demişler geri kalanı.
İstemem cennet, huri, gılmanı,
Hazret-i Mevlâ'yı görmezden evvel.

Pir Sultan Abdal

BENİM ASLIM HORASAN'DAN HOY'DANDIR

Beni aslım Horasan'dan Hoy'dandır,
Kırklar olduğun Kanber de yandadır,
Tanrı'nın arslanı Ali nurdandır.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklara Rum eline sökün eyledi,
Döndü geri cümle kırklara söyledi,
Bir etek kun ilen derya bağladı.

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar Urum'a geçti, sen duydun mu?
Tanrı'nın arslanı geldi, bildin mi?
Pınar yanında kendini buldun mu?

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar bir bir arda sökün eyledi,
Domuz kafirlerin yolun bağlandı,
Tanrı'nın arslanı imdat eyledi.

Kırklara seçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Geldi Kazova'sın duman bürüdü,
Kara kafirlerin yağı eridi,
Allah Allah deyüp Kırklar yürüdü.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Kırklar Rum elinde mekân tuttular,
Makamlar açtılar, çırağ yaktılar,
Bütün kafirleri dine çektiler.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Pir Sultan'ım bu sözleri söyledi,
Kafirlerin, Yezitlerin ağladı,
İlk selamı esselâda söyledi.

Kırklara serçeşmesin pirim Ali,
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli.

Pir Sultan Abdal

BATIN ERLERİNDEN SULTAN-I SERVER

Bâtın erlerinden Sultan-ı Server,
Geldi dergâhımız oldu münevver.
Yanında rehberi Hazret-i Kanber,
Heman bir dem geşt ü güzar göründü.

Bir ulu dergâha varıp eriştim,
Erenler elinden bir dolu içtim.
Aklımı zay edip hal olup düştüm,
Kuruldu bir ulu pazar göründü.

Gönüller tahtının bülbülü geldi,
Elinde bir dolu gül rengi geldi.
Önüme bir sini dopdolu geldi,
Bu hal bize ondan uçar göründü.

On'ki tarikatin nişanı mevcut,
Pir Sultan'ım, onda pirim de mevcut.
Gördü cümlemizi onda bir vücut,
Pervaz vurup gökte uçar göründü.

Pir Sultan Abdal

BAĞDAT'I BAĞDAT'I ŞİRİN BAĞDAT'I

Bağdat'ı Bağdat'ı şirin Bağdat'ı,
İbtida binasın kuran kim idi?
On'ki imam koydu mihrap taşını,
Onun duasını eden kim idi?

Bağdat'ın yaylasın bile yayladı,
İndi aşkın deryasını boyladı.
İki cihan Fahrı dua eyledi,
Allah Allah deyip duran kim idi?

Yapıcılar gelir yapı yapmaya,
Yapıp yapısını tamam etmeye.
Şirin Bağdat seni seyran etmeye,
Nurdan kandil ile inen kim idi?

Uçurdum kuşumu uçan kuş ilen,
Gözlerim de doldu kanlı yaş ilen.
Üç yüz altmış altı pir devriş ilen,
Bağdat'ı Şeydullah eden kim idi?

Pir Sultan'ım, var mı sözün hatası?
Öldür hırsı nefsin Hakk'a yetesi.
İsmail'e inen koçun atası,
Kurt donunda alıp giden kim idi?

Pir Sultan Abdal

ARKASI YOK DEME ŞAH'IM OĞLUNUN

Arkası yok deme Şah'ım oğlunun,
Zahirde batında yüzbin er vardır.
On dört masum ile On iki İmam,
Yanınca Muhammed'le Ali vardır.

Önümüzce Rabbim sözüm pişirir.
Yaramaz sofular Şah'ı şaşırır.
Dervişler ar'oldu çiçek devşirir,
Arının gömecinde balı vardır.

Şükürdür derler dostumun düşmanı,
Oddan kılıçtan keskindir gülbengi.
Kırmızıdır donu, hem aldır rengi,
Renginde dürüm dürüm alı vardır

Şükürdür derler dostumun figanı,
Kalır mı sandın erenlerin ahını?
Horasan'da derler İmam Rıza'yı,
Yeşil türbe üstünde nuru vardır.

Pir Sultan'ım der ki: Vaktın beklesin,
İkrarını mümin olan haklasın.
Arif olan kalb evine saklasın,
Erenlerin çok gizli yolu vardır.

Pir Sultan Abdal

ARZULAYIP HAK DEMİNE GELİNCE

Arzulayıp Hak demine gelince,
Gönülde kin kibir eylemiyesin.
Hakikatın kubbesine girince,
Zinhar kötü kelam söylemeyesin.

Evliya cemidir, sayılmaz hatır,
Eğer isterlerse bir kelam yetir.
Ağır ol, sakin ol, postunda otur,
Her yerde ataklık eylemeyesin.

Yeğlicelik edip gerine bakma,
Delil çağrılırken gerine bakma.
Aşnan musahibin odlara yakma,
Yükünü günahla toplamayasın.

Sen seni gör, elin aybını görme,
Tarikat ateştir, tamuya girme.
Sen de bu anlığın kimseye deme,
Bu sözlerim garaz anlamayasın.

Pir Sultan Abdal'ım, mana bilemez,
Kibrine yedirip haber alamaz.
Kılavuzsuz giden yolu bulamaz,
Bulunmaz yolda yol aramayasın.

Pir Sultan Abdal

YÜRÜ BRE KAHPE FELEK

Yürü bre kahpe felek,
Gafil gafil gelme bari.
Biz de doğduk ölmek için,
Yüzümüze gülme bari.

Gafil gelirsin yanıma,
Kıyarsın tatlı canıma.
Toprak atarsın sineme,
Sorucuyu salma bari.

Bildim feleksin cihandan,
Çıkmaz parmakların kandan.
Kurtuluş yok imiş senden,
Yiğitlikte gelme bari.

Sen bir feleksin sözün yok,
Yola gidersin izin yok.
Kimi görmeğe gözün yok,
Kimisini görme bari.

Pir Sultan'ım der: Hanedir,
Bilirm kastın canedir.
Her işlerin tersinedir,
Bildiğinden kalma bari.

Pir Sultan Abdal

YÜRÜ BRE HIDIR PAŞA

Yürü bre Hıdır Paşa,
Senin de çarkın kırılır.
Güvendiğin padişahın,
Onlar da bir gün devrilir.

Nemrut gibi anka n'oldu?
Bir sinek havale oldu.
Davamız mahşere kaldı,
Yarın bu senden sorulur.

Şah'ı sevmek suç mu bana?
Kem bildirdin beni Han'a.
Can için yalvarmam sana,
Şehinşah bana darılır.

Hafid-i Peygamber'im has,
Gel Yezid Hüseyin'im kes.
Mansur'um beni dara as,
Ben ölünce il durulur.

Ben Musa'yım, sen Firavun,
İkrarsız şeytan-ı lain.
Üçüncü ölmem bu hain,
Pir Sultan ölür dirilir.

Pir Sultan Abdal

YÖRÜ BİRE ÇİÇEK DAĞI

Yörü bire Çiçek dağı,
Sende suna boylum kaldı.
Hep kuşların dönüm çağı,
Bülbülüm goncası soldu.

Bakarım ki yar gelecek,
Yarama merhem saracak.
Mısır'a sultan olacak,
Yusuf'u Kenan'ım n'oldu?

Göllerde ötüşür suna,
Sesi hayat verir cana.
Ben ağlarım yana yana,
Gözlerim yaş ile doldu.

Dudu kumru bülbül sesli,
Yardan ayrılmışam yaslı.
On'iki imamların nesli,
Bir sahip zamanım geldi.

Pir Sultan'ım ne hal oldu?
Dünya haldan hala kaldı.
Tez seviştik, tez ayrıldık,
Ahir pişmanlığım kaldı.

Pir Sultan Abdal

YİNE YEŞİLLENDİ DAĞLAR

Yine yeşillendi dağlar,
Kararıp kocamaz bağlar.
Her nereye varsam ağlar,
Felek, senden gülen kimdir?

Ateşim yanıp pişmeden,
Ruh girip bu ten koşmadan,
Ana rahmine düşmeden,
Bu dünyaya gelen kimdir?

Yiğit ister yaranlığa,
Baykuş konar viranlığa,
On sekiz yıl karanlığa,
Hızır ile duran kimdir?

Pir Sultan'ım der: Varalım,
Anda günahlar görelim.
Azrail'den bir soralım,
Kendi canın alan kimdir?

Pir Sultan Abdal

YİNE TAMAM OLDU SENENİN BAŞI

Yine tamam oldu senenin başı,
Aktıkça akıyor gözümün yaşı.
Mümin olanlara veriyor cüşu,
Münkir Yezit kıymetini bilmedi.

İnşallah Yezid'in nesli kırılır,
Mümin olan Hak cemine derilir.
Bir orucun bin bir hacca yazılır,
Oruç tutan ebed mahrum olmadı.

Peygamberin vasisini kodular,
Adına da Mervan adın dediler.
On iki imamı bir bir yediler,
Mazlumların ahı yerde kalmadı.

Hasan'la Hüseyin Ali'nin oğlu,
Yezid'in elinden ciğeri dağlı.
Mümin olan Şah'a ikrarla bağlı,
İkrarı bend olan yoldan dönmedi.

Ne dilersen Hak'tan dile dileği,
Muhammet Ali'nin yanar çırağı.
Pir Sultan'ın Mevla ile durağı,
Pire ikrar veren geri dönmedi.

Pir Sultan Abdal

YİNE KISMETİMİZ KALDIRDI BİZİ

Yine kısmetimiz kaldırdı bizi,
Ne yaman uzağa düştü yolumuz.
İneyim gideyim Şam'dan aşağı,
Nerde kaldı ana ata ilimiz?

Kan olur garibin gözü yaşından,
Haber almaz yareninden eşinden.
Ağular da sızar canım aşından,
Belki pire malum ola halimiz.

Urum'un dağları, İşçil ovası,
Issız kalmaz yavru şahin yuvası.
Urum'dan da Şam'a erler duası,
Erler olsun kanadımız kolumuz.

Pir Sultan Abdal'ım, uzak yollardan,
Helal olduk yücelerden, bellerden.
Bir zamanlar biz de gurbet illerden,
Ne yaman gurbeti söyler dilimiz.

Pir Sultan Abdal

EĞER FARZ İÇİNDE FARZI SORARSAN

Eğer farz içinde farzı sorarsan,
Yine farz içinde farzdır musahıp.
Dört kapıdan kırk makamdan ararsan,
Yine farz içinde farzdır musahıp.

Musahipsiz kişi ceme gelir mi?
Ettiği niyazlar kabul olur mu?
Muhammet Ali'den derman bulur mu?
Yine farz içinde farzdır musahıp.

Musahipsiz ise ceme götürmen,
Tecellisi bozuk Hakk'a yetirmen.
Müsahipsiz ile durup oturman,
Yine farz içinde farzdır musahıp.

Farz Allah'tan kaldı ya sünnet kimden?
Müsahibin işi daima sırdan.
Musahipli kişi ol Şah-ı Merdan,
Yine farz içinde farzdır musahıp.

Pir Sultan Abdal'ım, hey kerem kanı,
Yine sensin dü cihanın sultanı.
Aşnanı buldun, müsahibin hani?
Yine farz içinde farzdır musahıp.

Pir Sultan Abdal

YEL ESTİ Mİ AŞKA GELİR SALLANIR

Yel esti mi aşka gelir sallanır,
Mart ayında yeşillenir ağaçlar.
Kıpkırmızı donlar giyer allanır,
Hu dost çağırır allanır ağaçlar.

Çiçek açar domur domur dal verir,
Kimi uzar birbirine el verir.
Kimi meyve verir, kimi gül verir,
Kuşlar üstünde dillenir ağaçlar.

Yaz baharda bahçe ile, bağ ile,
Kaba çamın gürlemesi dal ile,
Koç yiğidin eğlencesi yar ile,
Muhabbet eder eğlenir ağaçlar.

Pir Sultan Abdal'ım, Hatayi Şah'ım,
Adam için ne haketmiş Allah'ım.
Güz gelince salar yaprağın dalın,
Vakti geldi mi sulanır ağaçlar.

Pir Sultan Abdal

YAS VE MATEM GÜNÜ DERDİM YENİLER

Yas ve matem günü derdim yeniler,
Yarin sesi kulağımda çınılar.
Sordum ki dağlara niçin iniler?
Dedi çekticeğim karın elinden.

Alnıma yazılmış kara yazılar,
İtikattır talip pirin arzular.
Sordum ki çamlara neden sızılar?
Dedi çekticeğim pürün elinden.

Varıp Hakk'ın divanına durursun,
Pervan olup aşk oduna yanarsın.
Sordum değirmene ne hoş dönersin?
Dedi çekticeğim perin elinden.

Varıp bir pir ile pazar edersin,
Oturup da ikrarını güdersin.
Sordum garip bülbül niçin ötersin?
Dedi çekticeğim harın elinden.

Serçeşme'den gelir suyun durusu,
Nasibimiz verir pirin birisi.
Dedim Pir Sultan'ım benzin sarısı,
Dedi çekticeğim yarin elinden.

Pir Sultan Abdal

YETMİŞ İKİ BUÇUK MİLLET DİLEĞİ

Yetmiş iki buçuk millet dileği,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.
Ol demde seğrişir arşın meleği,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.

Kul olanın uyku kalmaz gözünde,
Gezmeyelim kör şeytanın izinde.
Dağ horozu öter arşın yüzünde,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.

Herkes metaını alıp satıyor,
Hak Muhammet Ali cana yetiyor.
Cümle kuşlar yuvasında ötüyor,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.

Seher vakti oldu nasıldır haller?
O zaman açılır kırmızı güller.
Hacet kapısına açıktır derler,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.

Pir Sultan Abdal'ım, kırklar, yediler,
Seherde ötüşür kumru dudular.
Hacet kapısına açık dediler,
Yaradan'a yalvarırlar sabahtan.

Pir Sultan Abdal

GEL SENİNLE AHDI İMAN EDELİM

Gel seninle ahdı iman edelim,
Ne sen beni unut ne de ben seni.
Bağlanılım bir ikrarda duralım,
Ne sen beni unut ne de ben seni.

Gözlerim yolunu yar yaman yaman,
Sürmedim sefasın oldu bir zaman.
İrfan meclisine vardığın zaman,
Ne sen beni unut ne de ben seni.

Bir yare mailem bir de sıfata,
Yar odur ki yarin emrini tuta.
Belki yolum düştü gidem gurbete,
Ne sen beni unut ne de ben seni.

Gitme dilber gitme yüzün göreyim,
Al yanaklarına kurban olayım.
Bir emanetin var sana vereyim,
Ne sen beni unut ne de sen beni.

Abdal Pir Sultan'ım, çektiler dara,
Düşmüşem aşkına, yanarım nara.
Bakın ey erenler şu giden yara,
Ne sen beni unut ne de sen beni.

Pir Sultan Abdal

YANLIŞ FETVA İLE YOLA GİDİLMEZ

Yanlış fetva ile yola gidilmez,
Arif isen bu manadan fark eyle.
Eğri hacet ile metah dokunmaz,
Üstat isen endazeni derk eyle.

Maşuk olan aşıkına düş gelir,
Aşıkın başına olmaz iş gelir.
Her dem böyle kalmaz, bir gün kış gelir,
Yapı yap da üzerini berk eyle.

Kulak ver de dinle arşta horoza,
Belki erişesin ilm-i arıza.
Kunduru buğdayı ekme harıza,
Çiftçi isen var tarlanı herk eyle.

Şu dünya bulandı, hiç durulmuyor,
Arif olmayınca fark olunmuyor.
Kürekle tarlaya su verilmiyor,
Muhabbet bendinden kaldır hark eyle.

Pir Sultan Abdal'ım, ihlas yar olsa,
Mecnun da gözlüyor Leyla gelirse.
Bir cananın meyli sende yok ise,
Ahir fayda etmez onu terk eyle.

Pir Sultan Abdal

YALAN DÜNYA SANA BEL Mİ BAĞLARIM

Yalan dünya sana bel mi bağlarım?
Hani benim önüm sıra gelenler?
Ölüm var derlerdi, ben inanmazdım,
Duydum essah imiş öldü diyenler.

Yaratmıştır insan ile hayvanı,
İnsanda emanet koydu bu canı.
Üç yüz altmış altı peygamber hani?
Bizi kor mu ya onları alanlar?

Şöyle bir günahkar kul türemişem,
Bilemem feleğe ben n'eylemişem?
Feleğin burcunu çok aramışam,
Bel mi bağlar şu dünyayı görenler?

Pir Sultan Abdal'ım gezerek gelir,
Elinde defteri yazarak gelir.
Sıra dolanarak bize de gelir,
Ölmez imiş bizim için ölenler.

Pir Sultan Abdal

DÜN MÜ BURDA İDİN BUGÜN MÜ GELDİN

Dün mü burda idin, bugün mü geldin?
Ötme garip bülbül bağrımı deldin.
Eşimden ayrıldım, ben burda kaldım,
Yad avcılar urdu telli turnamı.

Aşk eseri düştü, kaynadım çoştum,
Yüksekten uçarken alçağa düştüm,
Eşimden ayrıldım, ben burda şaştım,
Yad avcılar urdu telli turnamı.

Gitme turnam gitme dağlar dumandır,
Bizi derde salan ikrar imandır.
Eşinden ayrıldın halin yamandır,
Yad avcılar urdu telli turnamı.

Turnam ne gezersin dağlar salında?
Hak Muhammet Ali virddir dilinde.
Musahibim kaldı Kenan ilinde,
Yad avcılar urdu telli turnamı.

Pir Sultan Abdal'ım, bile mi olur,
Vadeye sala yok akıbet gelir.
Herkesin gönlünü kendisi bilir,
Yad avcılar urdu telli turnamı.

Pir Sultan Abdal

KISMET VERİP BİZİ SALAN ÇÖLLERE

Kısmet verip bizi salan çöllere,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.
Felek bizi saldı özge hallere,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.

Kısmet verip çevre çevre yeldirdi,
Bilmediğim hikmetlere daldırdı,
Çekip ayrılığın okun doldurdu,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.

Felek arka vermiş çerhin devine,
Arıt kalbin evin iman sevine,
Türlü dalga geldi gönlüm evine,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.

Muhannettir dünyasını kayıran,
Şol Gani Settar'dır açlar doyuran.
Beni de sevgili yardan ayıran,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.

Pir Sultan Abdal'ım der ki: Vardığım,
Ulu bir dergahtır yüzler sürdüğüm.
Bilmediğim hikmetleri bildiğim,
Ya eceldir, ya didardır, ya nasip.

Pir Sultan Abdal

VİRAN BAHÇELERDE BÜLBÜL ÖTER Mİ

Viran bahçelerde bülbül öter mi?
Gönül eğlencesi gül olmayınca.
Merhemsiz yareler onar biter mi?
Bir gerçek veliden el olmayınca.

Nefse uyan Hakk'a uymuş değildir,
Gaziler namazın kılmış değildir.
Bu gezen abdallar derviş değildir,
Arkasında hırka şal olmayınca.

Tabip olmayınca yaram sarılmaz,
Mürşit olmayınca pire varılmaz.
Yüz bin asker olsa yezit kırılmaz,
Eli Zülfikarlı Al(i)'olmayınca.

Bu aşk meydanında bir divan olur,
O meydana düşen nevcivan olur.
İtikatsiz talip boş kovan olur,
Vızılar arısı bal olmayınca.

Değme arif bunu böyle bilemez,
Bilse dahi yine arif olamaz.
Her dede ölüyü diri kılamaz,
Hünkar Hacı Bektaş Vel(i)'olmayınca.

İki melek gelir sual sorarlar,
Dökerler hurcunu, gevher ararlar.
Bir kılın üstüne köprü kurarlar,
Geçemezsin Hakk'a kul olmayınca.

Pir Sultan'ım baştan dalga aşırır,
Bu aşkın dolusu aşka düşürür.
Her bildiğin rehber çiğ mi pişirir?
Yanıp ateşlere kül olmayınca.

Pir Sultan Abdal

BERİ GEL BERİ GEL HEY İMAN KULU

Beri gel beri gel hey iman kulu,
Bek kapış koyverme tuttuğun eli.
Eğer kibir ile sürersen yolu,
Vebali boynuna ilazım değil.

Ele aldın aşk kitabın okursun,
Güle muhabbetin yine şakırsın,
Üstaz oldum deyü eksük dokursun,
Vebali boynuna ilazım değil.

Rehberin kapısı bin bir kapıdır,
Hak rehberler talibini okudur.
Yola doğru gitmek mümin hakkıdır,
Vebali boynuna ilazım değil.

Çıkar yüce tepelere konarsın,
Ziyan gördüm diye aşağ'inersin,
Verdiğin ikrardan geri dönersin,
Vebali boynuna ilazım değil.

Pir Sultan Abdal'ım, haktır bu emek,
Rızasız lokmalar haramdır yemek.
Benim borcum sana bir kezdir demek,
Vebali boynuna ilazım değil.

Pir Sultan Abdal

MUHAMMET NESLİNDEN ŞUNDA KİM KALDI

Muhammet neslinden şunda kim kaldı?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?
Onulmaz yaraya merhem kim sardı?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Muhammet Mirac'da davet gününde,
Arslan hamle kıldı rahı önünde.
Kim idi görünen arslan donunda?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Muhammet Mirac'tan indiği demdir,
Kırkların sürdüğü sema'da cemdir.
Zühre yıldızını doğuran kimdir?
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Sarı İsmail hü der muhib yolu,
Kimdir yeşil benli gösteren eli?
Zahirde batında Şah Merdan Ali,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Size niyaz eder Güruh-i Naci,
Arkasında hırka, başında tacı.
Onulmaz yaranın merhem ilacı,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

On'ki kurban olur keramet kazan,
Kim idi ol divin bendini çözen?
Özenirsen sen bir mürşide özen,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Pir Sultan'ım hu der, ya sen ne dersin?
Bilinmez sözleri söyler gidersin.
Dersin ahmak, sen de dalgın gezersin,
Var mı Hacı Bektaş Veli'den gayrı?

Pir Sultan Abdal

SABAHTAN UĞRADIM DEDEM GÖÇÜNE

Sabahtan uğradım dedem göçüne,
Dedem beni talip alsan olmaz mı?
İbrişim uydurmuş siyah saçına,
Dedem beni talip alsan olmaz mı?

Var git yezit var git, takılma bize,
Bizden binbir lanet okunur size.
Sen aşık olmuşsun geline kıza,
Var git yezit var git talip olmazsın.

Dedem bu sözlerin her demler olsun,
Önümüzde dönen boz atlar olsun,
Gelin kız seversem gözüm kör olsun,
Dedem beni talip etsen olmaz mı?

Bir söz söyleyim de sen olma hatır,
Edebi havayı bilemez katır.
Sof'oğluyum dersem git bacın getir,
Var git yezit var git talip olmazsın.

Pir Sultan Abdal'ım, bu sırra erdik,
Özümüz sözümüz bu yola verdik.
Yezit sofu olmaz biz sizde gördük,
Gel git sofu kardaş yolu bilmezsin.

Pir Sultan Abdal

YEDİ YILDIR HASTA DÜŞTÜM YATARIM

Yedi yıldır hasta düştüm yatarım,
Var git arap var git bende nen kaldı?
Okurum ayeti virdim dilimde,
Var git arap var git bende nen kaldı?

Anama babama hata mı ettim?
Pirim rehberime öte mi dedim?
Musahipten uğrun lokma mı yedim?
Var git arap var git bende nen kaldı?

Haramilik m'ettim, beller mi kestim?
Nefis mi öldürdüm, avret mi bastım?
Ali'nin yoluna üstü mü düştüm?
Var git arap var git bende nen kaldı

Mağrip tarafında saban mı sürdüm?
Meşrik tarafında gülün mü derdim?
Gök ekinine hem sürü mü saldım?
Var git arap var git bende nen kaldı?

Pir Sultan Abdal'ım, gördüm duşumda,
Ali'nin hırkası tacı başımda.
Özerlik göğerdi didem yaşında,
Var git arap var git bende nen kaldı?

Pir Sultan Abdal

HER SABAH HER SABAH ANKA-YI DEVRAN

Her sabah her sabah anka-yı devran,
Ne hub dertli dertli ötersin bülbül.
Gafildim de bir taş çıktı elimden,
Va'den tekmil imiş yatarsın bülbül.

Yumurtadan çoğ imiş zaydır emeğin,
Sana Hak'tan geldi budur dileğim.
Emir Hakk'ın emri taşı n'eyleyim?
Va'den tekmil imiş yatarsın bülbül.

Sana senden oldu, hiç benden bilme,
Bir taş değme ile düşüp de ölme.
Sefil Pir Sultan kusuruna kalma,
Va'den tekmil imiş yatarsın bülbül.

Pir Sultan Abdal

UĞRADIM BİR DERDE DÜŞTÜM NOKSANA

Uğradım bir derte, düştüm noksana,
Akıl kılavuzdur pire var pire.
Sıdkınan çağırdım Gani Hüda'ma,
Onlar da çağırır pire var pire.

Gözü açık görür setr-i alemi,
Cennet-i alada şehitler yedi.
Aman mürvet dedim Urum'un yeri,
Onlar da buyurur pire var pire.

Hak T'ala yaratmış hasların hası,
O kuldur oluyor şeytana asi.
Aman mürvet dedim Şam evliyası,
Onlar da buyurur pire var pire.

Hak'tan nida oldu geldik ya Şam'a,
Ceset gark olmuştur gussaya gama.
Aman mürvet dedim on'ki imama,
Onlar da buyurur pire var pire.

Pir Sultan Abdal'ım gussa gamına,
Bunda varsın dersin orda birine.
Aman mürvet dedim Horasan pirine,
Onlar da buyurur pire var pire.

Pir Sultan Abdal

ÜFÜRDÜM ÇERAĞI YANDIRAMADIM

Üfürdüm çerağı yandıramadım,
Gönlümü yüksekten indiremedim,
Aç doyurup, susuz kandıramadım,
Ben nice varayım Hak divanına.

Ulu yol üstünde köprü çatmadım,
Hatırlar hoş edip gönül yapmadım,
Hakk'ın emrettiği yola gitmedim,
Ben nice varayım Hak divanına.

Yeşil pınarlarda parlayıp akar,
Asilzade olan aslına çeker,
Pervaneler aşkın oduna yanar,
Ben nice varayım Hak divanına.

Ben yükümü tuttum kaba söz ile,
Günahlar kazandım ela göz ile,
Ya nasıl çıkayım kara yüz ile,
Ben nice varayım Hak divanına.

Pir Sultan'ım eyder: Kılarım ben zar,
Yüküm la'l ü gevher Şah damgası var.
Eğer aşık isen gel yaramı sar,
Ben nice varayım Hak divanına.

Pir Sultan Abdal

ÜÇ GÖZLÜ PINARIN GÖZÜN ARARSAN

Üç gözlü pınarın gözün ararsan,
Onu bilen bu cihanı fark eder.
Deryadaki kuşun izin ararsan,
Onu bilen bu cihanı fark eder.

Dört kitabın her ismini yazmalı,
Seyyah olup şu alemi gezmeli.
Bir kuş gördüm ayakları çizmeli,
Onu bilen bu cihanı fark eder.

Bir kuş gördüm ayağında nalı var,
Kendisi bir amma iki dili var.
Padişahtır ülkesi var ili var,
Onu bilen bu cihanı fark eder.

Bir hastacık gördüm sormadım halin,
Başı kabak olmuş ayağı yalın.
İk'oğlan getirmiş bir erkek gelin,
Onu bilen bu cihanı fark eder.

Pir Sultan Abdal'ım, ey Şah-ı Merdan,
Şefaat umarım Gani'den pirden.
Derviş Muhammed'in hatemi nurdan,
Onu bilen bu cihanı fark eder.

Pir Sultan Abdal

YEMEN ELLERİNDEN BERİ GELİRKEN

Yemen ellerinden beri gelirken,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?
Hava üzerinde sema ederken,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Şah'ım Hayber kalesini yıkarken,
Nice Yezit halka olup bakarken,
Muhammet Mustafa Hacc'a çıkarken,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Kim gördü deryada balık izini?
Eğildi Kanber'in öptü gözünü.
Turnalardan işittim avazını,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Havanın yüzünde sema tutarken,
Ab-ı kevser şarabından içerken,
Muhammet gül ü reyhanın seçerken,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Şeriat yolunu Muhammet açtı,
Tarikat menzilini Ali seçti.
Bu meydandan nice erenler geçti,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Pir Sultan'ım eydür: Konup göçelim,
Gelin kevser şarabından içelim.
Ali'nin uğruna serden geçelim,
Turnalar Ali'mi görmediniz mi?

Pir Sultan Abdal

HATALAR EYLEDİM NOKSANDIR İŞİM

Hatalar eyledim, noksandır işim,
Tövbe günahıma estağfurullah.
Muhammet Ali'ye bağlıdır başım,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Şah Hasan Hüseyin balkır nur ise,
İmam Zeynel sır içinde sır ise,
Özümüzde benlik kibir var ise,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Muhammet Bakır'ın izinden çıkmam,
Şah İmam Cafer'den gayrıya bakmam,
Hatıra değip de gönüller yıkmam,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Musa-yı Kazım'a daim niyazım,
Ali Irıza'ya bağlıdır özüm.
Eksiklik noksanlık hep kusur bizim,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Taki ile Naki benziyor aya,
On'ki İmam kusurlara kalmaya.
Ettiğimiz kötü işler bed-huya,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Hasan Askeri'nin gülleri bite,
Mehdi gönlümüzün gamını ata.
Söylenen yalana kova gıybete,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Pir Sultan Abdal'ım Bağdat Basıra,
Böyle güne kaldık böyle asıra.
Sen keremkanısın kalma kusura,
Tövbe günahıma estağfurullah.

Pir Sultan Abdal

GEL GÖNÜL ALLAH DİYELİM

Gel gönül Allah diyelim,
Tevekkel-tü teal-allah.
Kudret lokmasın yiyelim,
Tevekkel-tü teal-allah.

Mürşid ile bir olalım,
Dost bağından gül alalım,
Hakk dergahına dalalım,
Tevekkel-tü teal-allah.

Sözü sözle bağlıyalım,
Sözün hükmün sağlıyalım,
Kür deyip de çağlıyalım,
Tevekkel-tü teal-allah.

Açalım yeşil sancağı,
Tütsün Erdebil ocağı.
Gelsin Eba Msülüm çağı,
Tevekkel-tü teal-allah.

Sofu olan Urum gezer,
Kür nehrine kılsın nazar.
Deccal ile olmaz bazar,
Tevekkel-tü teal-allah.

Gel gönül bağa varalım,
Ol bağda güller derelim,
Taktir ne ise görelim,
Tevekkel-tü teal-allah.

Pir Sultan Abdal'ım haşa,
Tüm emekler gitmez boşa.
Taktir neyse gelir başa,
Tevekkel-tü teal-allah.

Pir Sultan Abdal

ŞÜKÜR BİZİ BU MEYDANA

Şükür bizi bu meydana,
Getirenin demine Hu.
Ceset içinde bu canı,
Bitirenin demine Hu.

Güzeldir Ali'min sesi,
Silelim gönülden pası.
Aynı cemde bu nefesi,
Okuyanın demine Hu.

Tutalım Ali izini,
Uyaralım can gözünü.
Kırklar ile bir üzümü,
İçirenin demine Hu.

Pir Sultan'ım bu ne demek?
Hiç cahile çekme emek.
Hazır pişmiş nan u nemek,
Yedirenin demine Hu.

Pir Sultan Abdal

ŞU YALAN DÜNYAYA GELDİM GELELİ -2-

Şu yalan dünyaya geldim geleli,
Şu gönlümün gamı gitmez dahi ne?
Sevgili canandan ayrı düşeli,
Şu ceşmimin yaşı dinmez dahi ne?

N'eylersin sen anın çırağın yakıp,
Olur olmazların kahrını çekip,
Dört yanımız aldı engelli rakip,
Vadesi yetmeden ölmez dahi ne?

Gel dediğim yerde gelir isterim,
Dur dediğim yerde durur isterim.
Cananı halimden bilir isterim,
Gönül sahibini bulmaz dahi ne?

Pir Sultan Abdal der: Girdik bu yola,
Dost odur ki dostun yolunda ola.
Tedbirin üstüne takdir havale,
Kulun her dediği olmaz dahi ne?

Pir Sultan Abdal

ŞU KARŞIKİ KARLI DAĞI GÖRDÜN MÜ

Şu karşıki karlı dağı gördün mü?
Rüzgârını bulmuş eriyip gider.
Akan sularıdan ibret aldın mı?
Yüzünü yerlere sürüyüp gider.

Sürünün önünde giden avcılar,
Sıcak sıcak günde yakar güneşler.
Evvel zaman yemiş veren ağaçlar,
Onlar da kalmamış kuruyup gider.

Kadirsin Allah'ım sen de kadirsin,
Üstümüze dört direkli çadırsın.
Çağırdığımız yerde hazır nazırsın,
Cümlemiz üstüne yürüyüp gider.

Bizim deryamız derindir boylanmaz,
Bin nasihat etsen biri dinlenmez.
Gidi merkep hiçbir yere bağlanmaz,
Başında yuların sürüyüp gider.

Pir Sultan'ım söyler sözü özünden,
Aşıksın sakınır iki gözünden.
Olur olmaz münkirlerin sözünden,
Eksilmez gölümüz kuruyup gider.

Pir Sultan Abdal

ŞU KANLI ZALİMİN ETTİĞİ İŞLER

Şu kanlı zalimin ettiği işler,
Garip bülbül gibi zar eyler beni.
Yağmur gibi yağar başıma taşlar,
Dostun bir fiskesi yaralar beni.

Dar günümde dost düşmanım bell'oldu,
On derdim var ise şimdi ell'oldu.
Ecel fermanı boynuma takıldı,
Gerek asa gerek vuralar beni.

Pir Sultan Abdal'ım can göğe ağmaz,
Hak'tan emrolmazsa ırahmet yağmaz.
Şu illerin taşı hiç bana değmez,
İlle dostun gülü yaralar beni.

Pir Sultan Abdal

BEN DE ŞU DÜNYAYA GELDİM GELELİ - 2

Ben de şu dünyaya geldim geleli,
Kalsın benim davam divana kalsın.
Yaradan Allah'tır benim vekilim,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Yorulan yorulsun, ben yorulmazam,
Derviş makamından ben ayrılmazam,
Dünya kadısından ben sorulmazam,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Ben de vekil ettim Bari Huda'mı,
O da kulu gibi zulüm ede mi?
Orda söyletirler br bir adamı,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Mümin müslim devşirir de cem olur,
Anda sınık yaralara em olur.
Kara taş erir de safi gem olur,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Pir Sultan Abdal'ım dünya kovandır,
Gitti adil beyler kalan avamdır.
Muhammet divanı ulu divandır,
Kalsın benim davam divana kalsın.

Pir Sultan Abdal

BANA GÜL DİYORLAR NEME GÜLEYİM -2-

Bana gül diyorlar neme güleyim,
Gözlerim nem ile doldu n'eyleyim?
Elin gülü açmış al ile yeşil,
Şu benim güllerim soldu n'eyleyim?

Kolumdan uçurdum nerre bazımı,
Arşa çıkardılar ah-ı suzumu.
Elimden aldırdım yavru kuzumu,
Firkatı bağrımı deldi n'eyleyim?

Haberin alayım seher yelinden,
Ördek kalkar m'ola kendi gölünden?
Korkum ayrılıktan, fikrim ölümden,
Ahiri başıma geldi n'eyleyim?

Ulu sular gibi çeşmim çağlayan,
Mahrum olmaz özün Hakk'a bağlayan.
Yar yitirmiş yana yana ağlayan,
Geldi çattı beni buldu n'eyleyim?

Pir Sultan Abdal'ım, kırklar yediler,
Bu yolu erkanı onlar kodular.
Allah verdiğini almaz dediler,
Bana verdiğini aldı n'eyleyim?


Pir Sultan Abdal

SORDUM SARI ÇİĞDEME

Sordum sarı çiğdeme,
Sen nerede kışlarsın?
Ne sorarsın hey derviş,
Yer altında kışlarım.

Sordum sarı çiğdeme,
Yer altında ne yersin?
Ne sorarsın hey derviş,
Kudret lokmasın yerim.

Sordum sarı çiğdeme,
Benzin neden sararmış?
Ne sorarsın hey derviş,
Hak korkusun çekerim.

Sordum sarı çiğdeme,
Anan baban var mıdır?
Ne sorarsın hey derviş,
Anam yer, babam yağmur.

Sordum sarı çiğdeme,
Sende kardeşlik var mı?
Ne sorarsın hey derviş,
Ben erlerle kardeşim.

Pir Sultan'ım erlere,
Yüzü dolu nurlara.
Ak sakallı pirlere,
Çiğdemde kardeşlik vardır

Pir Sultan Abdal

ŞİMDİ BİZİM ARAMIZA

Şimdi bizim aramıza,
Yola boyun veren gelsin.
Şeriatı, tarikatı,
Hakikatı bilen gelsin.

Kişi halden anlayınca,
Hakikatı dinleyince,
Üstüne yol uğrayınca,
Ayrılmayıp duran gelsin.

Talib olunca bir talib,
İşini Mevla'ya salıp,
İzzet ile selam verip,
Gönüllere giren gelsin.

Koyup dünya davasını,
Hakk'a verip sevdasını,
Doğrulayup öz nefsini,
Şeytanı öldüren gelsin.

Pir Sultan'ım, çelebiye,
Eyvallahım var veliye.
Muhiddin'e hal diliyle,
Yolum sırrın soran gelsin.

Pir Sultan Abdal

MÜZİK

Kulaklarımıza hoş gelen ölçülü ve uyumlu seslere müzik denir. Saz, keman, cümbüş, darbuka, klarnet ve piyano vs gibi ögelere de müzik aleti denir. Müzik aletlerinin uyumuyla şarkı veya türkü söyleyen kişiye ses sanatçısı denir.
Eskiden şarkılar ve türküler plaklara kaydediliyor, gramofonlarla dinleniyordu. Sonra da plak çalan pikaplar piyasaya çıktı. Daha sonra teyplerle dinlenebilen kaset devri başladı. En sonunda CD ve MP3 furyası başlayınca kasetlerin papucu dama atıldı. Teknoloji gelişince müzik aletlerini taklit eden orglar çıktı. Cep telefonuyla bile kaliteli videolar çekilmeye başladı.
Ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu tesadüflere bağlıydı. Siz inşaatta harç kararken, tuğla taşırken, demir bağlarken türkü veya şarkı söylersiniz. Sesiniz ne kadar güzel olursa olsun; bir müzik yapımcısının dikkatini çekerseniz ünlü oluyordunuz. Bu da Milli Piyango'da büyük ikramiyenin size çıkması gibi bir şeydi.
Günümüzde ise ünlü bir ses sanatçısı olmanın yolu YouTube'dan geçiyor. Kendinizi şarkı, türkü söylerken videoya çekiyorsunuz ve YouTube'a yüklüyorsunuz. İzlenme sayısında patlama olursa: Ünlü oluyorsunuz.
Düğünlerde şarkı, türkü ve oyun havaları çalan piyanist şantörler bile YouTube sayesinde dünya çapında tanınır oldu.
Ne yazık ki sağlığında değeri bilinmeyen bazı ses sanatçılarımız vefat ettikten sonra YouTube sayesinde ünlü oldu.
Şimdi gelelim esas konuya: Sesiniz çok güzel. Söylediğiniz şarkı veya türkü de güzel. Ama teknik açıdan zayıfsa: Yaptığınız videonun müziği kulakları tırmalar.
Bazı şarkılar, türküler ve onlara ses veren sanatçılar vardır. Bunlar zaman geçtikçe yıllanmış şarap gibi değerlenir. Ama o eserler zamanla aşınır ve o sesi dinlemek zor olur.
Aşınmış eserleri teknik açıdan düzeltmek mümkündür.
İşte bu YouTube kanalı aşınmış eserlerin ses izlerini aslına sadık kalarak onarmaktadır.
Bu YouTube kanalının işi: Kötü olanı iyi, iyi olanı daha iyi, güzel olanı daha güzel yapmaktır.
Teknik açıdan en kaliteli müziği dinlemek, en kaliteli sinema filmini izlemek isterseniz: Lütfen YouTube kanalıma abone olunuz.

YouTube Kanalım İçin Burayı Tıklayın


POPÜLER YAYINLAR


DOST SİTELER

Gitmek istediğiniz sitenin logosuna tıklayınız.











Bu site için harcadığım emeği saygı duymak istiyorsanız, bu sitede verilen bilgileri kendi sitelerinizde kullanırken
adresini kaynak gösteriniz.

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı